Şengül Poyraz

Geçenlerde bir arkadaş ile konuşurken dedi ki karısı Çanakkale’de bir çiftlik kiralamış oraya gidecekmiş.

Öncelikle çok şaşırdım.
Neden diyeceksiniz?

Çünkü çiftlik kiralayan ve İstanbul’un en ünlü yerinde oturan, hatta çok güzel bir işinin yanınsıra sosyete çevrelerinin gıptayla izlediği birinin oraya gidip yerleşmesi akıl almayacak bir şey.
Diyeceksiniz ki zevkinden?
Hayır zevkinden değil Kendisinin bu şehir hayatından bıkması, robotlaşmamız, trafik, yaşantımızın bozulması
aile yaşantımızın artık yavaş yavaş kalmayışı, devamlı bilgi çağına, teknolojiye yönelmemiz. Sanırım bu hayat onu çok yordu.

Arkadaşıma sordum. Ne yapacak orada, nasıl dayanacak?
Evet nasıl dayanacak Çünkü çiftliğin ç’sinden anlamaz dedi. Aklına bir kere takmış emekli maaşıyla kendine bir yeni Düzen kuracak. O güzel işini-mevkisini bırakıp gidecek, hayvan besleyecek. Etinden, sütünden ve hatta hatta afedrersiniz .okundan para kazanacak. Yanına fazla işçide almayacak tek başına kendisi idare edecek.


Etini-sütünü anladım da .okunu anlayamadım. Hayvan pisliğini ne yapacak dedim. Oysa bir öğrendim ki bu devirde hayvanın pisliği de iyi para ediyormuş.  (Bunun bir gübre olduğunu, doğal bir gübre olduğunu hatırlatayım)
Hem tarım ilaçlarından daha faydalı, kimyasal hiçbir şey yok. Oysa İstanbul’a gelen Ürünlerin çoğunda tarım ilacı, kimyasallar var. Bizler kimyasal ürünler nedeniyle son zamanlarda Patlak veren kansere yenilmeye başladık. Hayvan pisliğini gübre olarak kullansak daha sağlıklı Ürünler yetiştirebiliriz. Bu arada kurban bayramı da yaklaşıyor.

Dolayısı ile hayvancılığın şimdi getirisi daha iyi şu an canlı hayvanın kilosu 17-18 TL, süt fiyatı 1 tl. Yeni yasaya gore de ilkokullarda dağıtılmak üzere süt konuldu. Daha ne diyelim hayvan pisliği işe çuvalı 5 TL.

1 çuval gübre ise 60-70 kg. geliyor. Bunun yanında temiz havada çabası. İşte sana servet. Oysa hayvan yemi çuvalı 45 tl. Yemin çuvalı 45 tl. Pahalı eğer yem fiyatları ucuz olsa et fiyatları da düşer. Saman Balyesi ise 20 TL.. Yazd a geldi. Zaten şu anda hayvanları dışarı sal, otlasın dursun.

Kışın da yem yedirirsin. Zaten kurbanda satar ,parada kazanırsın, satmasan sütünü fabrikalara verirsin hemde gübresinden para kazanırsın. Köşemisin şimdi dedi. İstanbul’da yaşarken hep koşuşturmaca, çoluk çoğunla bile zaman geliyor Görüşemiyorsun. Çoçuklar ya televizyonda yada internette daha olmadı cep telefonunda Teknolojiye ayak uyduracağız diye sağlığımız bile elden gidiyor.
Paramızla kanser oluyoruz, erken ölüyoruz.

Açlıktan kim ölmüş. Bir dilim kuru ekmekte olsa yeter ki sağlıklı, mutlu, huzurlu olsun. Bu dünyadan kim öbür dünya ya götürdü ki biz götürelim. Çok çalışarak kendimizi harap edelim. Rahmetli Vehbi Koç , Sakıp Sabancı bile götüremediler ki biz götürelim.Rahmetli babamda kanserden ölmüştü.

Ölmeden 6 ay önce Sakıp Sabancı vefat haberini alan babam o gün bize hayatımızın nasihatını verdi.
..... Evlatlarım bak para pul var ama o bile kurtulamadı ki ben kurtulayım. Kaderim de Ne varsa onu çekeceğim, gözüm arkada değil eviniz var, işiniz var fazla isteyip de, fazla çalışıpta kendinizi üzmeyin, yormayın ve sağlığınızdan olmayın....

Şimdi düşündükçe bu fikri benimsedim. Çok doğru söylüyor. Neden olmasın. İnsan yeter ki çalışmak İstesin. Nerede olursa olsun kazanır. Zenginlik, mevki, kariyer, özenticilik nedir ki; nereye kadar götürebiliriz.
Doğal, sağlıklı çalışmak varken.
Değil mi?

 http://www.modadurumu.com
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.