''Dünyayı anlayışla göreni, dünya da anlayışla görür''

                                                               Hegel


Bu günlerde sıkça karşıma çıkan bir durum var, denge eksikliği, yani denge bozukluğu. Bana gelen danışanların büyük çoğunluğunda da, sıkıntısının temelinde dengeyi sağlayamamak yatıyor.

Ani sevinçler, ani enerji düşüklüğü, bir durum karşısında aşırı sevinç ya da aşırı öfke, aşırı hayal kırıklığı, aşırı güven, aşırı sevgi gösterisi, aşırı nefret vs.....

Hepsinin tek nedeni olaylardan ziyade, kişinin içindeki duygu bozukluğu. Bu insanların sıkça yaşadığı bir sorun.

Çok değer verdiğim bir büyüğüm, zamanın birinde bana şöyle demişti. ''Düşmanının bile istikrarlısı makbuldur. Dost ya da düşman olsun istikrarsız insandan korkarım'' Gerçekten bazen bakıyorsun, karşına öyle biri çıkıyor ki, sana ters tavırlar takınırken birden bir yerde, garip bir sevgi gösterisinde bulunuyor, şaşırıp kalıyorsun. Bu da insanın kafasını karıştırabiliyor. ''Böyle bir insanla nasıl bir paylaşımda bulunabilirsin?''  diye düşünmelisin. Güvenemezsin. Bugün iyi, ancak yarın ne olacağını kestiremezsin.

İnsan ilişkilerinin en büyük düşmanı değil midir dengesizlik? Tarihe baktığımda da gördüğüm fotoğraf bu... Tüm savaşların, tüm başarısızlıkların altında yatan sinsi düşman denge bozukluğu. Ani, inişli-çıkışlı duygu değişiminin insanı nasıl kör ettiğini, nasıl düşüncesizce ön yargıya neden olduğunu hayatımızın bir yerinde görmüşüzdür.

Bir tanıdığım vardı. Bir olayı öyle bir yaşardı ki... Örneğin o gün işyerinde işler iyi gittiyse, eve geldiğinde sanki genel müdür olmuş gibi davranır, ya da tam tersi olduysa, küçük bir aksilik bile olsa, mahvolmuş, neredeyse kovulmuş gibi bir tavır takınırdı. Biri küçük bir jest yapsın, birden dünyanın en harika insanı o olur, ya da küçücük bir ters davranışa maruz kalmışsa o kişiden büyük bir nefretle bahsederdi.

Birgün büyük bir aşkla evlendi. Onsuz yaşayamayacağını dile getirir, muhteşem bir evliliğinin olduğundan sürekli bahsederdi. Onun muhteşem evliliği dört ay sürdü.  Kocası onu aniden terketti. Neye uğradığını şaşırdı, tam bir enkaza dönüştü. Oysa kocası onun dengesiz davranışlarıyla evliliğini sürdüremez hale gelmişti.

Bu gördüklerim bana birşey öğretti. İlgininde, ilgisizliğinde, sevgininde, sevgisizliğinde, tutkununda, sessizliğinde azı ayar, çoğu zararmış. Bu laf gerçekten doğru bir lafmış.

Bu olayda bir denge bozukluğu neleri yok etti.

-Uzun ve huzurlu bir mutluluk durumunu

-Empatiyi

-Anlayışı

-Dinlemeyi ve düşünmeyi

-Dinginliği

-Adil bakış açısını

-Özgüveni

-Umutları

-Sevgi dolu bir inancı

-Gelecekteki insanlara vereceğin değerleri

Bence insan kendi içinde hiçbir şeyi abartmamalı. Bu duyguyu beslememeli. Bir olay karşısında, içindeki aşırı sevince izin vermemeli. Aynı şekilde aşırı öfke ve hüzüne de izin vermemeli. Böylece kendini korumalı, kendine bu kötülüğü yapmamalı. Zira insanın en büyük düşmanı yine kendisidir. Düşmanı dosta çevirmek ise duyguları dengede tutmaktan geçiyor.

Böylece içindeki denge, dışında yaşadığın hayatına adalet getirecektir. Dünyaya bakış açına sevgiyi, enerjiyi ve kaçınılmaz başarılı insan ilişkilerini getirecektir.


''Denge huzurun sihirli anahtarıdır''

                              Semra Kara


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.