Böylesine bir mücadele, böylesine bir hayal inceliğini tahayyül etmek zor. Fuzûlî bu beytinde gerçek hayatta sevgiliye kavuşamayacağını, ona kavuşma arzusunun kendisini öldüreceğini söylüyor;

Dest-bûsû ârzûsuyla ger ölsem dûstlar
Kûze eylen toprağım sunun anunla yâre su

Ey dostlar! Onun elini öpmek arzusuyla eğer ölürsem, toprağımdan bir testi yapın ve sevgiliye onunla su verin, diyor.
Benim en büyük arzum sevgilinin elini öpmektir (Hz.Muhammed’in), onun yüce makamına erişebilmektir. Eğer bu arzuma ulaşamadan ölürsem, bedenim toprak olunca, toprağımdan bir kâse, bir testi yapın ve bu kâse ile ona su sunun ki hiç olmazsa mezar toprağımdan yapılan testi onun eşerine ve dudaklarına değsin de hiç olmazsa öldükten sonra bu arzuma kavuşayım, diyor. Hz. Muhammed o kâseyi eline aldığında Fuzûlî de onun elini öpmüş olacak, bu arzusunu giderecek.
Beyitteki “s” sesiyle yapılan aliterasyon muhteşem. Su rediflerinin yanısıra “SU” çağrışımları da hayranlık verici; testiye SU doldurulur, sevgilinin dudağı ıslaktır SU vardır. Ölmek-toprak, dost-yar(Leff ü neşr), arzu toprağ, su, kûze(tenasüp)

Serv ser-keşlik kılar kumru niyâzından meger
Dâmenin duta ayağına düşe yalvare su

Servinin dalları dik ve yukarıya doğrudur,  dikbaşlılık yapar, kumrunun bütün yalvarıp yakarmalarına karşılık, konması için dallarını eğmez. Öyleyse suya söyleyelim de servinin eteklerinden tutsun, ayaklarına kapansın, kumru adına ona yalvarıp gönlünü etsin, diyor.
Bülbülün güle yalvarması gibi, kumru da serviye yalvarıyor kendisine yüz vermesi için. Servi ise uzun boylu, dik başlıdır. Su, servinin kumruya yüz vermesi için aracı olsun, serviye yalvarsın, servinin ayağına düşsün, bedenine girsin, mizacını yumuşatsın ve sevgili kumruya bir kere gülümsesin, diyor. Servi kumruya baktığında oklar kumrunun göğsüne batacak ve sevgiliden bir iz kalacak. Ok servinin çıvgınlarından yapıldığı için o çıvgınlar ok olup kumrunun kalbine saplanır. Kumru bu acıdan zevk alacaktır. Burada servi sevgili(Allah), kumru ise Fuzûlî (âşık)tır. Su ise Hz.Muhammed’dir. Ondan aracılık etmesini, elçi olmasını, şefaat etmesini istiyor. Servileri mezarlara dikerler. Rüzgâr estikçe “” sesi çıkarır. Burada kumru serviye “Hu” diye seslenir. Servi de salınırken aynı sesi çıkarır. İkisi de “” diyor. Sevenle sevilen aynı şeyi söyler. Hz. Muhammet “Ümmetim” diye ümmetini, kul ise “Hu” diye “O”nu söyleyecek.

Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam
Çeşme-i vaslun vire men teşne-i dîdâre su

Arzum,  mahşer gününde senden, senin dostluğundan, senin şefaatinden yoksun bırakılmamamdır. Umuyorum ki o yakıcı, o gölgenin bulunmadığı günde, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat çeşmenden su vereceğini, mahrum bırakmayacağını ummaktayım

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.