Evlendiğinde 11 yaşındaydı.
Yasa izin vermediği için imam nikahı ile evlendirilmişti.
Oyun çağındaki yaşıtları eğitim için okul yolunu tuttuğunda o hamileydi.
12 yaşında doğum yaptı.
13 yaşında yine hamileydi.
Erken doğumda çocuğunu kaybettiğinde daha 14’ünde bile değildi.
14’üne geldiğinde ise ölüm kapısını çoktan çalmıştı.
İntihar mı etti, öldürüldü mü belli değil.
Ama katili belliydi.
Feodalizmdi bu katil, ortaçağ düzeni…
*** *** ***
Yapılan araştırmalar, çocuk gelinlerin en çok yoksul ailelerde söz konusu olduğunu ortaya koyuyor.
Sofradan bir tabak eksilmesini kazanç olarak görüyor yoksullar.
Türkiye’de her dört evlilikten biri çocuk evliliği.
Nedeni yoksulluk ve eğitim düşüklüğü.
Feodalizmin karakteristik yapısı.
Peki, ülkemizde bu acıyı sonlandıracak ciddi bir çaba konuluyor mu ortaya?
Hayır!
Çünkü tüm ruhunu yoksulları ezmek üzerine bina etmiş olan kapitalizm, üzerine düşen görevi ihmal edip feodalite ile mücadele etmeyi dahi gereksiz görüyor.
Ve “Kader” çıkıyor ortaya…
Türkiye’yi bir kanser gibi saran düzen burada da işlevini gösteriyor ve batıdan doğuya doğru gidildiğinde çocuk gelin sayısı katlanarak artıyor.
Bu sefer rota, Siirt Pervari…
Adı Kader!
Alın yazısı anlamında kullanılıyor olsa gerek.
Oysa Kuran’da bu tip bir kader anlayışına yer yok.
Neden Kuran’dan örnek veriyorum.
Çünkü bu evliliğe İslami bir kılıf örülüyor ve bu evliliklerin tamamı imam nikahı ile yapılıyor.
Kader diyorlar buna ve bu kadere mahkûm olan çocuklara ne manidardır ki “Kader” adını veriyorlar.
Ama sonuçta ortaya çıkan gerçek şu:
Maddi durum bozukluğu yani yoksulluk arttıkça, çocuk gelin sayısı da artıyor.
Sistemin yalakaları ve sansarları “aç mezarı var mı?” diye soruyorlar küstahça!
Ve cevap Siirt’ten veriliyor.
*** *** ***
2011 yılında 20 bin aile, 16 yaşından küçük çocuklarını evlendirebilmek için mahkemelerde dava açmış.
Tabii, söylemeye gerek bile yok; bu ailelerin tümüne yakını doğu ve güneydoğu bölgesinde.
En çok çocuk evliliği Ağrı’da yapılıyor.
Ve derine indiğinizde ortaya çıkıyor ki, en yoksul aileler de aynı yörede…
Sistem, kalleşliğini bir kez daha gösteriyor ve oyun yaşındaki kız çocuklarını mahvetmek için elinden geleni ardına koymuyor.
Erken yaşta yaşanan gebelikler, çocuk bedeni tarafından reddedildiğinden, hem anne hem de bebek için ölüm oranları 5 katına çıkıyor.
Ve sistem buna “kader” diyor…
Peki, ne yapmalı?
Yakıcı soru bu.
Cevap da yakıcı olmak zorunda.
Tek yol, buna neden olan yoksulluğu ve feodaliteyi ortadan kaldırmak.
Peki, sistemin buna niyeti var mı?
Yukarıda söz ettiğimiz gibi, yok!
O, vurgun ve haram lokma peşinde dörtnala koşmakla meşgul.
“Kader”in katili hâlâ merak ediliyor:
İntihar mı, kaza mı, cinayet mi?
Cinayet!
Ve bu cinayetten, yoksulluğa ve feodaliteye karşı çıkmayan herkes sorumlu.
Bu, bir gün sorulur.
Hiç kuşkum yok; bu bir gün sorulur.
Herkes şimdiden cevabını hazırlamalı.
Allah’a emanet olun…
