Bütün ülkelerin, kendilerine göre belirledikleri " Dış Siyaset Planlamaları " vardır. Bazıları Türkiye’yi göz önüne getirip " Emin misin? " sorusunu aklından geçirse de Türkiye’nin bile vardır. Varlığıyla yokluğu bir olsa da vardır. Olmasa da olurmuş dedirtse de vardır. Bu planlamayı yapanların kendileri bile bunun varlığının farkında olmasa da vardır. Kısacası " Burası Türkiye " dersek bütün bunların olabilirlik potansiyelinin, üst seviyede olduğunu açıklaya kavuşturmuş oluruz!

Neden " Dış İlişkiler Politikası " yerine " Dış Siyaset Planlamaları " olması gerekiyor?

Gelecek… Gelecek için olması gerekiyor. Ülkenin yeni yetişen nesillerine, daha iyi bir gelecek sunmak için gerekiyor. Politika, günü kurtarmak için verilen sözlerden ve çıkar ilişkilerinin bütününden oluşuyor. Planlama, uygulanması gerekilen programın tasarlanmış halinden oluşuyor. Tanımlamaların içi doldurulabilir tabii ki fakat özeti bu haliyle de yansıtılabiliyor. Gelişmemiş ve az gelişmekte olan ülkelerin dış ilişkileri ele alındığında, tanımlamaların netliği ortaya çıkıyor. Bu gibi ülkeler, henüz kendi içlerindeki yapılanmanın planlamasını yapamadıklarından, dış ilişkilerini samimiyet derecesine göre belirledikleri politikaları izlerler. Popüler kültürün ikili ilişkilerde diline doladığı " Senden elektrik aldım, bir çay içelim " örneği, buraya cuk diye oturuyor. Ülke olarak kimden elektrik aldıysak, ya bir kurumun özelleştirme ihalesini ya da sağlam bir arsayı parsellemesine izin verdik. Bakınız Arap ilişkilerimize…

Bir insanın en büyük sermayesi, büyük bir servet değil mükemmel bir karakterdir. Edward Young

Konumuza geri dönersek, gelişmiş ülkelerin gelişme nedenlerinin, sanayi, ticaret ya da yol yaptıkları şey pardon ulaşım ile sınırlı olmadıkları görülüyor. Gelişme nedenlerinin başında planlama geliyor. Bunu da başta ülke içerisinde, eğitim-sağlık-sınıf bilinci üçlemesinin başarıyla tamamlanması sonucu, dış siyaset arenası hedefleniyor. Bilinçli toplum ve toplum bilincine sahip kültürden seçilen milletvekilleri de dış siyasette, ülkelerine itibar ve karakter kazandırıyor.
Yeminden çok, karakter soyluluğuna güven. Atinalı Solon
Uluslar arası siyasi bir platformda Türkiye’nin dış siyasi ilişkileri, planlamaları ve yaptıkları masaya yatırılmış olsa ve herhangi bir milletvekili de konu muhatabı olarak bu oturuma davet edilse, ne gibi cevaplar verirdi?
" Amerika ve İsrail ağabeylerimin dediklerini harfiyen yerine getirmeye çalıştım. Çünkü onların planladıkları Büyük Ortadoğu Projesinde ben çok büyük söz sahibi olacağım. Hatta tek yetki, stratejik konumundan dolayı bende olacak. Bu yüzden onların yarattığı ama sonradan düşman ilan ettiği IŞİD’in, ülkeme giriş çıkışında ses çıkarmadım. Onların istedikleri gibi Suriye’nin iç meselesine karışarak, orada içsavaş çıkmasına göz yumdum. Bu yüzden Rusya ile kötü oldum ama olsun mektup yazar, arayı düzeltirim. Suriye’deki içsavaş buraya sıçrasa da çok önemli değil ezer geçeriz. Amerika ve İsrail ağabeylerimin, ülkede içsavaş istediklerini sanmıyorum. Severler beni, dimi! Bir de Müslümanlığın kötü bir din olduğu kanısını, dünya literatürüne onaylatmak için IŞİD diye bir senaryo örgütü yaratmamışlardır. Yapmazlar dimi! Onlar istedi diye bütün komşularımla düşman oldum. Sadece komşularımla değil kendi yurttaşlarımla bile…” diye bir açıklama yapmaz sanırım.

Tarih incelendiğinde görülecektir ki uğruna feda ettiğimiz canlarımız, kendi savaşımızdan çok başkalarının savaşları içindir. Ülkemize yaşatılan terör de, eksikliğini yaşadığımız " Dış Siyaset Planlamalarının " sonucu, çıkar grupların üzerimizden rant sağladığı senaryolar toplamıdır. Yine bu senaryoların birinde şehit düşen evladı için siyasi iktidara ve yönetenlerine feryat eden babalara, Cumhurbaşkanı Erdoğan " Karaktersiz babalar var " diyendir. Biri ölen oğlu için feryat eden baba, diğeri ise oğullarını askere göndermeyen baba! Biri oğlunu vatana hizmet etmesi yetiştiren baba, diğeri ise oğlu hakkında yolsuzluktan dolayı çıkan yakalanma kararına karşın onu makam aracında saklayan baba!

Onurlu insanın üzerine titrediği şey karakteridir, bayağı bir insanın ise makam ve mevki. Konfüçyüs

Bütün olay karakter meselesidir. Ülkenin geneline yayılmasını istedikleri de yaydıkları da budur. Bu mesele hayata karşı duruşunu belirler. Ya dik durursun nice fırtınalar gelse seni milim yerinden oynatmaz ya da boğun eğmeyi seçersin ve kullanılmış kâğıt mendil gibi gideceğin yeri üflemeler belirler.

Bir insanın üç türlü karakteri vardır, belli ettiği karakter, sahip olduğu karakter ve sahip olduğunu sandığı karakterAlphonse Kari


 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.