Mağdur edebiyatı ile nereye kadar?

Amerikalıların bir lafı vardır;

"Herkes sabah yatağından senin işini bitirmek için kalkar."

Bu arkadaşlar meali itibarı ile şunu demekteler;

"Hayat acımasızdır."

Sen de yataktan birilerinin işini bitirmek için kalkıyorsun!


E, öyledir ve öyle olmaktadır...böyle de olacaktır.

İş hayatında, caddelerde ve sokaklarda, ticarette, uluslararası arenalarda, siyasette, sosyal hayatınızda olan biten her bir yaşanmışlık birilerini yenme, birilerini ekarte etme, birilerini diskalifiye etme, birilerini arkada ya da aşağıda bırakma üzerine kuruludur.

Bu hayatın ayan beyan bir gerçeğidir. 

Mağdur edebiyatı, aslında, hayatın temel gerçeğini yok sayma, görmezden gelme ya da insanlardan gizleme çabasıdır! Anı kurtaracaktır, bir kısmı kendisine acındıracaktır, zaman kazanacaktır...

...yine de sabah yatağından kalakanın asil görevi seni el geçirmektir...

...bu görevini yerine getirmekten vazgeçmeyecektir...

...yani hayatın gerçeği değişmeyecektir.

Tıpkı sinemada film esnasında etkilenerek duygulanman gibi! Işıklar yanar, sinemanın kapısından çıkar, kaldırıma ayak basarsın ve hayatın süregiden acımasız gerçeği ile tekrar yüzleşir o etkili anları geride bırakırsın.

Mağdur edebiyatı bir süre bir belirli bir kısmı ve bu edebiyatı sergileyeni oyalayacak, filmi izlerken olduğu gibi belirli bir zaman duygu ve düşünceleri etkileyecektir!

İzliyoruz işte, bir türlü bitmeyen bir acındırma edebiyatı sergilenmekte!

Beni hapse attılar edebiyatı...
28 Şubat edebiyatı...
12 Eylül Edebiyatı...
Başörtüsü edebiyatı...
Benim başörtülü bacım edebiyatı...
Caaanım seramikleri kırdılar edebiyatı...
Geçmişteki her türlü yokluk, eksiklik, yanlışlık edebiyatı...
Dış mihraklar edebiyatı...
Menderes edebiyatı...
Montaj edebiyatı...
Kriptolu telefonlarımız dinleniyor edebiyatı...
Milli güzvenliğimiz tehdit altında edebiyatı...
Paralel devlet edebiyatı...
Ne istedilerse verdik ama kandırıldık edebiyatı...


...bitmeyen, vazgeçilemeyen mağduriyet senaryoları her gün hatırlatılarak farklı zamanlarda dünyaya seyrettirilmekte.

Kabine hırsız çıkmış be hey ...

...nereye kadar?

Kendini acındırınca meselenin özüne bir süreliğine bakılmayacaktır, eyvallah, anladık da...

...nereye kadar?

Hayatın gerçeği değişmeyecektir!
Çünkü sürekli mağduriyet aslında sürekli zaafiyettir!

Zaafiyet de güçsüzlüktür!

İş bilmez, bilgi kifayet yetmez, ön görmez, analiz etmez, önlem alamaz, yalpalamaktan başka bir şey yapmaz kadrolarla...

...nereye kadar?   

Güçsüzlük, kifayetsizlik, korku ve panikten başka bir şey sergilemeyen durumun, zayıflıktan başka bir şey değildir!

Hayatın gerçeği değişmeyecek, güçlü senin işini bitirecektir!

Bitirmektedir de...

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.