Sözlük, “tüm özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşmaktan duyulan kıvanç durumu” diye tarif ediyor mutluluğu.
Tüm özlemler…
İçinde debelenmek zorunda bırakıldığımız bu vahşi kapitalist düzende, Vatanımızın parçalanma aşamasına geldiği bu kahpe sistemde, aşırı derecede bencil, ahmak, saf ve hödük olanların dışında mutlu olmak nasıl mümkün olabilir ki.
Öylesine ayrıştırıldık, hepimizin duyduğu özlem öylesine farklılaştırıldı ki, bir Millet olarak tasada ve kıvançta birlik ilkesi paramparça oldu.
Ülkemizde, gerçek anlamda mutlu olanların sayısı sanırım bir avuç azınlık; şu geleneksel söylemle bir avuç mutlu azınlık ve gafiller.
Tuzukurular, benciller, ahmaklar, bir yığın hödük ve saflar…
Gerisi?
Mutsuz tabii.

 ***   ***   ***

Bu fakir örneğin…
Seri Katil Irak’ta 1.5 milyon Müslümanı kahpece öldürdüğünde, on binlerce Müslüman kadının ırzına geçtiğinde nasıl mutlu olacaktı ki!
Libya NATO tarafından kalleşçe yerle bir edildiğinde, meşru Devlet Başkanı asilerce linç edildiğinde  ve bu vatan hainlerine bavul içinde yüz milyonlarca dolar gönderildiğinde mesela.
Veya Suriye’de emperyalistler tarafından kotarılan iç savaş ve bizim de bu kahpe savaşa taraf olmamızda.
Seri Katil Ortadoğu’da tüm Müslüman ülkelerin sınırlarının ve rejimlerinin değiştirilmesi konusunda düğmeye bastığında ve bizim de bu zulme Eşbaşkanlık düzeyinde katıldığımızda…
Türk halkının alın teri Bakan oğulları tarafından gasp edildiğinde…
Nasıl mutlu olacaktı ki!

***   ***   ***

Vatanımızda durum en az bu kadar vahim!
Vatan bölündü bölünecek; Başbakan Güneydoğuyu açıkça “Kürdistan” diye telaffuz ediyor artık.
Vatanseverler zindanlarda çürütülüyor.
Ömürleri teröristle dağlarda vuruşmakla geçen kahraman komutanlar da.
Yazarlar, aydınlar, halkın fedaileri…
Yaşamları boyunca tek bir lokma haram yememiş, kimsenin malına mülküne göz dikmemiş, kimseye zulmetmemiş, namus abidesi insanlar bunlar.
Çoğu müebbet aldı.
Akıl alacak gibi değil.
Bir Amerikan tertibiyle tutsak edilen bu kahramanlar ömür boyu hapis yatacaklar.
Bu ne zulümdür yarabbim!
Ya T.C.’ye duyulan kin?
Türk Bayrağının neredeyse suç unsuru sayılması.
Türküm” demenin neredeyse faşistlik sayılması.
Andımız mesela…

***   ***   ***

Bu kördöğüş, bu kargaşa, bu toz bulutu içinde, Türkiye’mizin en önemli meselelerinden olan fukaralık, işsizlik, mahvolmuşluk  konuşulmuyor bile.
Milyonlarca kişi yoksulluk sınırının altında, milyonlarca kişi aç, 5 milyon civarında kişi işsiz…
Geçenlerde Ulusal Kanal haber yapmıştı:
Bir milyon kişi her gece aç yatıyormuş ülkemizde.
Çocuklar, yaşlılar, hastalar…
Milli gelirin 15 bin dolar seviyesinde olduğu söyleniyor; bu, ülkemizde tek bir kişinin bile aç kalmayacağını gösteren bir tespit.
Peki nerede bu para?
Birkaç kodamanın cebinde.
Bir araştırma yapılmıştı:
Bir memur fert başına günde ancak 3 gram kırmızı et götürebiliyormuş evine; zulme bakın!
Bu şartlarda nasıl mutlu olunabilir ki?

 ***   ***   ***

Peki, her şey bu kadar kötü mü gerçekten.
Umutlu olmamız için hiç mi neden yok?
Var tabii.
Her şeye rağmen, Mustafa Kemal Atatürk gibi bir tarihsel mirasa sahibiz.
Allah ile kandırılma had safhada olmasına rağmen, her türlü aşındırılmaya maruz bırakılmasına rağmen, kör topal da olsa, ülkemizde hâlâ laik bir sistem mevcut.
Dindar kesim, hiçbir baskı altında kalmadan ibadetlerini özgürce yapabiliyor.
Umutlu olmak için her türlü nedene sahibiz.
Son 10 Kasım’da, Anıtkabir’de Mustafa Kemal’in askerleriyiz nidaları altında toplanan 1 milyon kişi mesela…
Kutlu Haziran direnişinde, kahramanca direnen o güzelim gençlik mesela.
TGB mesela, Türkiye Gençlik Birliği…
Bu fakir söylemişti dersiniz; gelecekte Türkiye’yi bu çocuklar yönetecek!
Genel Başkanları zindanda olmasına rağmen, yiğitçe direnen halkın fedaileri mesela.
Aydınlık, Ulusal Kanal, Halk TV, Sözcü Gazetesi, Yurt Gazetesi ve benzerleri mesela…
Tarih şunu hep kanıtlamıştır; Allah, namuslu insanların yanındadır.
Allah’a güvenmek gerekir.
Bu zulümler bir gün bitecek inşallah.
Tamam mutlu değiliz; ama mutlu olmak için her türlü nedene sahibiz, önemli olan bunun farkında olmak.
Mutlu olmak için gereken her şey Türk Milleti’nin elinde; yeter ki bunun değerini bilelim ve gereğini yerine getirelim.
En basitinden, aklımızı kullanalım mesela; bizi Allah ile kandıranları fark edelim ve onlara karşı duralım.
Bu kahır bir gün bitecek inşallah.
Bıçak kemiğe dayandı; devrimin ayak seslerini duyar gibiyim.
Ortalık toz duman; mafya-tarikat-Gladyo diktatörlüğü sona ermek üzere!
Hiç şüpheniz olmasın:
Bu kahır sürgit devam etmeyecektir.
Yaratıcı namuslu insanlarla beraberdir.
O, bizim önderler olmamızı, dünyaya bizim mirasçı olmamızı istiyor.(Kasas, 5)
O’nun dediği hep olmuştur!
Yine olacaktır!
Allah’a emanet olun…

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.