Suriye sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye’nin yurtdışındaki tek toprağı sayılan Süleyman Şah türbesine sonunda operasyon düzenlendi. Sonunda, çünkü yaklaşık bir yıl önce Suriye’ye girilmesinin Süleyman Şah türbesini göstererek gerçekleştirile bilineceği konuşulan senaryonun bant kaydı internete düşmüştü. O zaman ki MİT Müsteşarı Hakan Fidan “ Gerekirse Suriye’ye 4 adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze arttırır, savaş gerekçesi gösterip Süleyman Şah türbesine saldırtırız “ sözleri de vardı. Bu da adı Şah Fırat olan operasyonun temeli ve planlanması önceden yapıldığının işareti oldu.

Operasyonun gerekçesi olarak YPG ve IŞİD arasındaki çatışmaların ciddiyeti nedeniyle “ Güvenlik sorunu “ açıklaması yapıldı. NATO’ya bağlı ve dünyanın en iyi ikinci ordusuna sahip Türkiye, 92 km. uzaklıktaki toprağını ve değer verdiği türbesini koruyamadığını, güvenlik sorunu yaşadığı için oradan tahliyesine gerek duyulduğunu hatta geri çekilirken de türbenin yıkılmasını da sağladığını bu şekilde ifade etmiş mi oldu? Türkiye ordusundan çok daha zayıf bir askeri güce sahip olan Esad, Süleyman Şah türbesi için “ Türkiye’de halk isterse türbeyi MİT’e karşı koruyabiliriz “ dediği internete sızan bilgiler arasında yer aldı. Suriye Dışişleri Başkanlığı da resmi sitesinde “ Suriye’nin egemenliğini yapılmış apaçık bir saldırıdır. Türkiye bu operasyonla IŞİD ve Nusra’ya destek vermenin de ötesine geçmiştir. “ açıklamasında bulundu.

İlk önce Esad’ın söylediği düşünülen açıklamaya bakacak olursak Hakan Fidan’ın geçen yıl internette dolaşan ses kayıtlarına bir gönderme mi yapılmış yoksa netliği konusunda bir ipucu mu verilmiş, soruları ön plana çıkıyor.

Suriye Dışişleri Başkanlığı’nın açıklaması, Türkiye’nin çok önceden Süleyman Şah türbesinin olduğu toprağı IŞİD’e verdiği söylentilerine vurgu yapıyor olabilir mi?

Suriye’den gelen bu iki mesajdan önce aydınlatılması gerekilenler var. Bunlardan bir tanesi, altı ayda bir askeri değişim olan türbe komutanlığında neden sekiz ay olmasına rağmen değişim gerçekleşmediğidir? İkincisi, geçen hafta Hasip Kaplan meclis’te “ IŞİD Süleyman Şah türbesini kuşatıp Türkiye birliğine bağlı askerleri rehin aldı. “ dediğinde yalanlanmasının nedeni nedir? Üçüncüsü, 92 km. lik yolu alanlarında uzman Bordo Bereli askerleri kurtarmak için Zırhlı Birliklerin gönderilmesi, IŞİD’in müdahale yapmayacağı bilgisi doğrultusunda mı oldu? Dördüncüsü, Hasip Kaplan operasyon için Türk Silahlı Kuvvetleri ile YPG birlikte çalıştığını söyledi ve itiraz gelmediğine göre doğru olarak cevaplandığı düşünülürse türbenin taşınmasının tek nedeni IŞİD ve TSK, IŞİD’den korkuyor mu? Korku kelimesini biraz daha yumuşatalım ve soralım, sempati duyduğu için mi operasyonda IŞİD militanı yerine TSK’ye hizmet eden asker ölüyor?

Bir soru da Türkiye’de yaşayan ve Ege Üniversitesinde öldürülen Fırat için gıyabi cenaze töreni yapan kişilere gelsin! Aynı töreni bu operasyon sırasında hayatını kaybeden asker için neden yapmadınız? Operasyonun ucunda IŞİD olduğu ve sizlerin de IŞİD’e karşı sempati duyduğunuz için olamaz değil mi? Hükümetin Solculara, Alevilere, Kürtlere ve diğer azınlıklara karşı tepkisiyle IŞİD’e karşı tepkisini bildiğiniz için olamaz değil mi?

Ege Üniversitesinde öldürülen Fırat için olay yerinde bulunan ve suçlanan Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi ( YDG-H ), Fırat’ın kendi arkadaşları tarafından bıçaklandığını, ambulansın 45 dk. Gecikmesine neden olduklarını, bunun ispatı için ÖGB’den mobese görüntülerinin incelenmesi gerektiğini söyledi. Buna benzer bir olayı Türkiye, 1977 yılının Mayıs ayında Taksim Kazancı Yokuşunda yaşadı. 1 Mayıs’ı kutlamak isteyen işçi ve emekçilerin üzerlerine çatıdan kurşunlar yağıyordu. Yapanların ise birlik ve beraberlikten rahatsız olan kesimin olduğu aşikâr olmasına rağmen ortaya çıkartılmamıştı.

Gündeme gelen Eğit - Donat projesiyle Esad rejimini devirmek isteyen Türkiye hükümeti, ABD’nin asıl amacı olan IŞİD’i yok etme çabasının önüne geçemeyeceğini gösteriyor. IŞİD’in en büyük düşmanı olan PYD ve YPG, güçlerini Şah Fırat operasyonuyla gündem yeniden taşıdı. Eğit - Donat projesinin dengeleyicisi, Rojava’da bulunan PYD/YPG olacağı işareti ABD tarafından belirlenmiş oldu. Türkiye, bir tarafta Süleyman Şah türbesini işgal eden IŞİD, diğer tarafta Süleyman Şah türbesini koruyan PYD/YPG arasındaki ikilemi yaşamaktadır. IŞİD, ele geçirirse Kâbe’yi çıkacağını söylemesi ve buna destek veren devletler tarafından gücünün arttırılması, Kâbe’nin de Süleyman Şah türbesi gibi taşınabileceğini mi ifade ediyor?

Bütün bunlar yaşanırken Meclisteki oturma eylemleri ve tartışmalarıyla “ Güvenlik Paketi Yasası “ Meclisten geçti. Hatta Davutoğlu’nun dilinden düşürmediği Bonzai’de onaylandı. CHP’nin “ Okul, ibadethane ve yurt çevresine 300 metreden yakın yerlerde Bonzai suçu işlenmesinde cezanın 3 / 4 oranında artırılma “ talebi AKP’nin oylarıyla reddedildi. AKP’nin istediği 200 metre ve yarı indirimle onaylandı. AKP’nin 300 metre yakını reddi oralarda Bonzai satacağı anlamına gelmediği gibi muhaliflerinde birleşip yasanın birçok maddesine karşı çıkmaları Bonzai lakabı almalarını da hak etmediğini göstermiştir. Yeni yasanın etkilerini çok geçmeden yaşayacağımız görülecektir. Alman düşünür Max Stirner sözünü hatırlayanlar da olacaktır. “ Devlet, kendi şiddetine hukuk bireyinkine ise suç adını verir. “

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.