Suru Sultani, Sultan Fatih'in yaptırdığı sarayı çevreleyen surlara verilen addır. Yani bugünkü Topkapı Sarayı diye de bildiğimiz Müze Adasıdır. Günümüze kadar ayakta kalabilen nadide tarihi mirasımız.

Çok güzel projelere imza atıyor olmasından dolayı Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul GÜNAY'ı kutluyoruz, bilinçlik ve ön yargısız çalışmaları ile tarihi yapılarımıza sahip çıkarak derleyip toparlıyor. Yılların kanayan yarasını sarıyor. Mutlu kalıyoruz. Yıllardan beri ilgisizlikten, etrafı gecekondularla çevrilmiş/gölgelenmiş birçok tarihi bina ve  mimari yapılar bir bir gün yüzüne çıkartılıyor.

Bunlardan biri de, "Suru Sultaniye" diye bilinen, Ahırkapı'dan başlayıp Sirkeci'ye kadar Gülhane Parkı'nı da içine alan bölgeye verilen addır ve aynı zamanda bir projenin de adı.
Kültür Bakanlığı'nın ve Sayın Bakanının heyecanla ve azimle yürüğü bu proje, hayata geçirildiğinde, Çin Seti'nden sonra Dünya da ikinci büyük surlarla çevrili yapı olacak. Ayrıca, Fransa Versailles (Versay) Sarayı, Rusya  Kremlin Sarayı,
İngiltere Buckingham Sarayı gibi görkemli ve muhteşem bir saraya kavuşturulacak.

Sayın Bakanın, bu projeyi hayata geçirmek için çok çaba sarfettiğini ve o kadar kolay olmadığını biliyoruz.
Yıllardan beri"
Suru Sultani" arazisi parça parça işgal edilmişti; Darphane ek binası, PTT Telgrafhane, Askeri depo ve barakalar, MEB ek binası ve hatta gecekonduların bile yer aldığı yapıların gölgesindeki Topkapı Sarayı vardı. Gecekonduları yıkarsınız tabi ki de Kamu binalarını yıkmak öyle pek de kolay olmuyor. Çünkü ihtiyaçtan doğan yerleşmeler nedeniyle, görüşerek anlaşarak ikna ederek bu binalar bir bir kapatılması gerekiyordu işte bugünkü Kültür Bakanı sabırla bunu yaptı.

Proje dahilinde; ilk adım olarak Topkapı Sarayı etrafı temizlendi. İkinci adım olara da Suru Sultani içinde hizmete yönelik çalışmalar başlatılacak; Depolarda üst üste bekletilen eşya/objeler için teşhir salonları, korunması gereken objeler için depolar ve bilgilendirmeye yönelik toplantı salonları vs. Ne güzel hizmet/çalışma ...

Biz daha fazlasını istiyoruz.
Hatta "Suru Sultani" Projesi ile yetinmeyip zerafetin ve estetiğin adı olan İstanbul'un tüm mimari yapılarına sahip çıkarak etrafının temizlenip beton yığınlarının gölgesinden kurtarılmalıdır.
Beşiktaş'tan Karaköy'e kadarki sahil boyu, her iki tarafı bir gerdanlık gibi olan Bozğaz'ın mücevheri ortaya çıkarılmalıdır.
Yoksa tarih bunun hesabını mutlaka soracaktır...

Bizim tarihi binalarımız azamet değil zerafetin temsilidir. Takdir edilmeyi hak ediyor, metruk hale terk edilmeyi değil!...

Kahramanlıklarıyla övündüğümüz ecdadımızın geçmişini sadece tarih kitaplarında anlatıldığı kadarıyla, hikaye gibi okuyup geçmekle değil, onların bıraktığı eserlere, eşyalara, mabetlere, mimari yapılara bugünden sahip çıkarak yarınki nesillere aktarmakla olur ve bu bir ulvi görevdir.  Dünya mirasını korumak adına... kendi kültürüne sahip çıkmak adına... bize de yakışan budur. Mehmet Ballı /2012

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.