Melâhat ÜRKMEZ

    Ne zaman, Adnan Menderes'in resmini görsem ya da herhangi bir kanalda hakkında bir haber işitsem, bir sohbet esnasında ondan bahsedilse, hep o "yasaklı şarkı" aklıma gelir, dilime pelesenk olur. İşin tuhafı, bu şarkıyı ne zaman dinlersem, o zaman da Menderes aklıma gelir. Zihnimde ikisi sanki özdeşleşmiş gibi birbirini çağrıştırır durur. Nedim çok güzel yazmış; Lemi Atlı da uşşak makamında çok güzel bestelemiş. Şiir olarak, derinleşerek okuduğum; şarkı olarak, severek dinlediğim bu parçanın sözleri şöyle;   
"Bu imtidâd-ı cevre-ki bahtın şitâbı var
Mihnet medâr olan feleğe intisâbı var
Eyler nesim-i subhu bize gird-bâd-ı gam
Bu rüzgâr-ı bî mededin inkılâbı var
"

Bir televizyon kanalında, 17 Şubat 1959'da Adnan Menderes'in düşen uçaktan sağ kurtulup iki yıl sonra idam edilmesiyle ilgili bir haber programı yayınlanıyordu. Programı izlerken gayri ihtiyari yine o "yasaklı şarkı" dilime pelesenk oldu. Devamında şarkının öyküsü aklıma geldi hemen. Öyküsü de en az şiiri kadar anlamlı;

İzmir'de kurulan İstiklâl Mahkemesi'nde yapılan yargılamada on beş kişi idam cezası alır devamında yeni tutuklamalar yapılır ve Ankara'da bir başka dava başlatılır. Bu davada yargılananlar arasında Adnan Menderes'in akrabası olan Dr. Nazım da vardır. Yargılama sonunda, idam cezası alır.

Dr. Nazım hakkındaki idam kararı Atatürk'e Marmara Köşkü'nde imzalatılır. Atatürk, "Son sözleri ne oldu?" diye sorar. Son sözlerinin "Gidin Paşa'ya söyleyin, 'Bu rûzgâr-ı bî mededin inkılâbı var" olduğu söylenir. Bu sözleri duyunca (Koraltan'ın anlattığına göre) Atatürk'ün rengi sararır, kalemi elinden atar. Ne de olsa eski silah arkadaşıdır. Müteessir olur. İsmet İnönü, "Paşam zaaf göstermeyiniz" der, kararı imzalatır. Atatürk üzüntülü bir sesle "kaldırın bu şarkıyı" der.
Şarkı radyo repertuarından çıkartıldığı gibi başka yerlerde de okunmaz. Yıllar sonra Menderes, Başbakanlığı döneminde bir davette Dr.Alâeddin Yavaşça'dan bu şarkıyı okumasını ister. Dinler... İkinci defa ister, tekrar dinledikten sonra, "Çok rica ederim, bunu bir radyo konserinizde okuyunuz ve zamanını bana da bildiriniz" der. Alâeddin Yavaşça şarkıyı radyoda repertuarına alır. Menderes Yayın biter bitmez Alâeddin Yavaşça'yı arar, heyecanla, "Ağzınıza sağlık aziz doktor, çok memnun oldum. Çok rica ediyorum, eğer kendilerinde yoksa notalarını arkadaşlarınıza da veriniz, repertuarlarına alsınlar" der.

Şarkının öyküsü gerçekten hüzün verici. "Keşke böylesi elim olaylar hiç yaşanmasaydı" diyorum. Olaya dışardan bakınca böyle düşünüyorum. Bir de başka boyuttan bakmaya çalıştığım zaman, "Olayı içinde yaşayanlar, içinden görüp değerlendirebilir ancak. O yılların şartlarına göre değerlendirmek lazım. Dr.Nazım ne kadar suçludur ya da suçsuzdur gibi konuları tarihçiler, hukukçular irdelemeli" diye düşünüyorum. Ancak bu şarkının yıllarca yasaklanması için bir hukuki düzenleme olmalıydı. Öyle bir düzenleme de olmadığına göre sanıyorum KRALDAN ÇOK KRALCI kesilenlerin uyguladığı yazısız ve keyfi bir yasaklama bu. Şarkının son sözlerindeki MESAJ ne kadar da ibret verici; "ÇARESİZ BIRAKAN BU DEVRİN DE TERSİNE DÖNMESİ VAR"

Eyvallah Yâ! Hû!
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.