ATEŞİN ÜSTÜNE BENZİN DÖKMEYİN!..

BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici, Başbakan’ın Diyarbakır Buluşmasında sergilediği barışçıl tavrından ve sözlerinden cisaret almış olacak ki Şanlıurfa'nın ve ilçelerinin isimlerinin değiştirilmesi için kanun teklifi vermiş..
Binici'nin TBMM Başkanlığı'na sunduğu teklif yasalaşırsa; ki bu barış süreci sarhoşluğu içinde hiç de imkansız değil; Urfa’nın adı “Rıha” olacak.
Aynı şekilde
Birecik ilçesinin adının "Berecuk";
Hilvan'ın "Curne Reş" / ”Karacurun”;
Siverek'in "Gıre Sor";
Harran'ın "Herran";
Akçakale'nin "Kaniya Gezalan" / “Ceylanpınarı”;
Suruç'un "Pirsus";
Ceylanpınar'ın "Sere Kani" / “Pınarbaşı”;
Viranşehir'in "Tıl Muzin";
Halfeti'nin "Xalfeti";
Bozova'nın "Heweng" olarak değişecek.
Gülsek mi ağlasak mı, bilemiyorum.
                        ***
Ben demiştim” demekten nefret etsem de, Habur-Silopi kepazeliğinin hemen ardından yazdıklarımı bir daha tekrarlamak zorundayım.
“Yüz bulunca astar istemeye kalkarsanız; mesela Urfa’nın adını sadece Kürtçe konuşan hemşehrilerimin kullandığı “Rıha” ile değiştirmeye kalkarsanız; “one minute” demeyiz. Kös dinlercesine sus pus oturmayız.
Türkler Urfa’yı kürtlerden değil; Bizans bakiyesi şehir kırallıklarından aldı.
Türkler Urfa surlarının önüne geldiklerinde, kent merkezinde Türk ya da Kürt, bir tek müslüman yoktu, yaşamıyordu.
Urfa’nın güneyindeki Harran Ovası Araplarla meskundu.
Velev ki Kürtlerden alınmış olsun; Urfa’nın yerine Rıha’yı kullanmak kime ne fayda sağlayacak.
Tarihi boyunca aldığı isimler belli Urfa’nın.
Antik Yunan’ın yarı tanrılarından Orpheus’tan mülhem ya da muharref Orhai’din başlarsak; bu güne gelinceye kadar Araplar Reha-Ruha adını yine aslından fazla uzaklaşmadan El Ruha (veya  Er Reha) olarak kullanmışlar.
Bizanslılar Orhai’yi küçük değişikliklerle aynen benimsemiş; Türkler de ana eksenden ayrılmadan Urfa demişlerdir.
Kaldı ki yukarıda da belirttiğim gibi, Urfa’yı Rıha olarak değiştirmek; ne kazandırır veya kime ne fayda sağlar.
Kürtlerin başı göğe ermez.
Türkler alçalmaz, yerin dibine girmez.
Araplar “El Ruha” yapalım diye diklenmez.”
Ancak...
Bu ve benzeri ayrıntılarla uğraşırsanız; barış süreci dediğiniz iç boş açılım paketi piç gibi ortada kalır.
Ne Cumhurbaşkanı Gül, ne mevcut Hükümet. ne Başbakan Erdoğan, ne de sürecin koordinatörü Prof. Dr. Atalay sahip çıkar.
En başa döneriz… Dersim’i kaşırız… Onur Öymen’i eleştiririz.. Kemal Kılıçdaroğlu’nu konuşturmayız… Baykal yandı ağzım der, Bahçeli boğazım diye tutturur.
Başka birşey yapabilir miyiz?
Terörün bitmesini istemeyenlerin ekmeğine yağ sürmekten başka, ne geçer elimize.
Yine yollara mayınlar döşenir... Yine Heronlar için ısrail’e ödediğimizin bir katı daha döviz öderiz. Yine analar ağlar.. Yine şehit cenazeleri gelir şehirlere.. Yine köyler boşalır ya da boşaltılır. Yine bıyığı bitmemiş Kürk gençlerin cesetleri dağ başlarında kurda-kuşa yem olur.
Yapmayın!... Etmeyin-eylemeyin... Bu kafayla barış olmaz!.. Bu kafayla akan kanı durduramazsınız!..
Kürt vatandaşlarımın demokratik haklarını savundukları iddiasıyla ortaya çıkanlar; bin düşünüp bir konuşunlar. Ateşin üzerine benzinle gitmesin kimse!.”

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.