Hepiniz çok iyi bilirsiniz ki yaklaşık 1996 yılında girdiğimiz Gümrük birliği sürecinden bu tarafa perakende sektörü kural konulması konusunda ısrar ediyor ve biran önce bu konuda kanun veya yasa çıkmasını bekliyorlardı. Hatta bu konuda en büyük mücadeleyi de TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken’in verdiğini bilirsiniz. Bilirsiniz 1996 yılından bu tarafa çeşitli defalarda ilgili bakanlar yasayı kimi başbakanlığa kadar kimisi yine sayın yazıcı gibi TBMM’ye kadar getirdiler ama ne oldu bir türlü çıkmadı. Çünkü bu yasanın çıkmaması için lobilerin büyük baskılar vardı. Bu baskı şimdi bitti mi diyeceksiniz? Hayır, bitmedi aksine daha da artmış durumda. Bunu da yasanın TBMM’ye sevk edildiği son halinden anlamamak için deli olmak gerekir. Bakan Yazıcı, düzenlediği basın toplantısında, 2000'li yıllardan itibaren hızlı bir gelişme gösteren perakende sektörünün 2011'de 182 milyar dolarlık ciroya ulaştığını söyledi. Türkiye'de 1 milyon 800 bin kişinin perakende sektöründe faaliyette bulunduğunu anlatan Yazıcı, bunun çalışan nüfusun yaklaşık yüzde 16'sına karşılık geldiğini belirtti.
           -“ESNAFLAR BUHARLAŞIYOR”
           Sektörün ülkenin büyümesine katkı sağladığını ifade eden Yazıcı, 2002-2012 döneminde toptan ve perakende ticaret hizmetleri sektörünün büyümeye katkısı yüzde 14,1 olduğunu söylüyor. En önemlisi sektörün son 10 yılda yüzde 5,7'lik yıllık ortalama büyüme hızıyla Türkiye'nin en hızlı gelişen sektörlerinden birini oluşturduğunu ifade ediyor. Peki, bu perakende sektörünün büyüme oranının küçük esnaf ve sanatkara ne kadar etkisi var. Yani bizim bakkal amcalar, çevremizdeki ayakkabı tamircileri, konfeksiyon mağazaları, terziler, kasaplar, manavlar ve daha yüzlerce esnaf ne durumda hiç bunların analizini sayın yazıcı yapmış mı? Tabi ki kocaman hayır. Aslında mutlaka yapmıştır. Ama burada bu rakamları vermeye dili varmaz. Çünkü 2000 yılında ülke genelindeki esnaf ve sanatkar sayısının 4 milyon 500 bini aşkın olduğunu söylemek bugün işine gelmiyor. Sebebi ise bugün ülke genelindeki esnaf ve sanatkar sayısı 1 milyon 600 binler seviyesine gerilemiş. Yani Esnaf ve sanatkarların 3’de ikisi buharlaşmış. Nasıl buharlaştı derseniz? Çok basit. Dünkü manav, kasap, bakkal, terzi gibi birçok meslek dalında dün patron olan insanlar bugün AVM’lerde işçi konumunda. Onun için bu rakamları açıklamak pek işlerine gelmiyor.

               -“BELEDİYELERE YETKİ YANLIŞ”

              Şimdi de sayın Yazıcı çıkmış küçük esnaf ve sanatkarı korumak adına ‘Perakende sektörünü düzenleyen’ yasa tasarısı taslağını TBMM’ye sevk ettiklerini açıklıyorlar. İyi de yasada esnaf ve sanatkarı koruyan içerisinde hiç ama hiçbir madde yoktur. AVM’lerin nerede ve nasıl açılacakları konusundaki yetki belediyelere bırakılıyor. Zaten bu belediyeler sorumlu hareket etmiş olsalar bugün bu yasayı tartışıyor olmazdık. Açılış-kapanma saatleri yetkisi yine aynen belediyelerde. Bu arada birde esnafa AVM’lerde rayiç bedeli üzerinden yüzde 5 oranında layık gördükleri yer temin etme oranının yüzde 2’ye düşürmüşler. Ya ayıptır Allah aşkına insanlarla alay etmeyin acaba hiç sorup soruşturdunuz mu esnafta avmlerde yer kiralayabilecek kadar sermaye var mı? Bu küçük esnaflarla alay etmekten başka bir şey değil. Yani yine lobilerin bu yasada gücünü iyiden iyiye hissediyoruz. Hiç kimse çıkıp ta kimsenin çıkaramadığı yasayı biz çıkardık demesin ve asla böyle bir savunma yapmasın.       
           HANGİ GÖRÜŞE UYULDU?

Bakan yazıcı 54 kurum ve kuruluştan yasa tasarısı ile ilgili görüş alındığını da ifade ediyor. Peki, sayın Yazıcı hangi görüşe uydunuz? Tek uyum sağladığınız görüş ticaret odalarının görüşü olsa gerek. Çünkü bu tasarıda esnafın hayrına hiç ama hiçbir şey yoktur. Sadece perakendeciliğe dair kavramlar mevzuatta ilk kez tanımlanmış. Peki, açılış kapanış saatlerini neden sen bakanlık olarak belirlemiyorsa yer idareye ve valiliklere bırakıyorsun? Yine hafta sonu neden AVM’lerin açılışına izin veriliyor? Ben uygun görmedim. Senin uygun görmen ile o olmaz. Dünya bu işi nasıl yapıyorsa bizimde öyle yapmamız gerek. Sizden yeni kural istenmiyor. Var olan kuralları uygulayın.

BU KAFA İLE Mİ AB’YE GİRECEĞİZ?
Halen 3308 ve 5362 sayılı Kanunlar uyarınca, ustalık belgesi gerektiren meslek dallarındaki esnaf ve sanatkar işletmelerinin iş yeri açılışı sırasında belediyelerce ustalık belgesi isteniyordu. Ama sayın bakan bu belgenin Ticaret Odaları tarafından da istenmesi kuralın getirilmesi şartı yerine esnaf odalarından da kaldırdı. 21’inci yüzyıla gel ve bu kafa ile AB’ye gireceğim de. Nasıl olacak? İşte ortada yapılan uygulama tamamen lobilerin uygulaması. Devletin uygulaması olsa aklın yolu birdir. Herkese ustalık belgesi zorunluluğunu getirirsin. Ama işte gerçek bu ki kimseden usta olması istenmiyor. İş yeri açmak isteyen herkes açabilir.

FAZLA KREDİ VERMEK MARİFET Mİ?

Yine geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, esnaf ve sanatkarlara verdikleri desteğin Türkiye tarihinde örneği bulunmadığını söylüyor. Doğrudur ülke tarihinde böyle bir olay daha yoktur. Kullandırılan krediler rekor seviyede. Peki, ben şimdi sormak isterim sayın yazıcıya, insan bankadan niçin kredi kullanır. Özellikle esnaf ve sanatkar. İşini geliştirsin, yenilikleri mesleğine yansıtsın diye değil mi? Peki şuana kadar araştırma yapıldığımı verilen kredilerden yüz de kaçı mesleğini, işini geliştirmek için kullanılmış? Cevap tabiki yok diyeceksiniz. Çünkü kullanılan kredilerin hemen tamamı ya SSK, BAĞ-KUR, vergi borcu, piyasaya olan borçların ödenmesi veya çocukların düğünlerini yapmakta kullanılıyor. Bu krediler bu kadar kullanıldı ise neden 4 milyon 500 bin olan esnaf sayısı biranda 1 milyon 600 binler seviyesine düştü? Bunun sayın Hayati Yazıcı mutlaka açıklamalı.  Birde bu kadar düşük faiz ile kredi kullandırılıyorsa ki iddianız bu yönde. 2002 yılında kredi veren kooperatif sayısı ne kadardı, bu gün ne kadar? Bu artışın sebebi nedir? Bir de bu kooperatiflerin ve bölge birliklerinin aldıkları paylar ile esnafın sırtından son 12 yılda ne kadar para kazanmışlar birde bunu açıklayın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.