Yok!,, Günahını almayın garibin, ‘tövbe’ deyin.

Bu konuyu aklıma Ağzıballı Mağ’med sormadı.

Gırtlağına kadar siyasete batmış ebaenced CHP’li bir dosttan geldi. CHP’yi konu alan son iki yazımı okuduğunu ve beğendiğini sadece üç kelime ile anlattıktan sonra “Bu işin içinde bir iş olmalı” darken, Cumhuriyeti Kuran Parti’nin büyük patrondan vize almış olabileceğini mi ima ediyorsun” diye sordu pattadanak..

“Hayır” dedim.

Ancak; Yerel Seçimler öncesi medyaya yansıyan ‘adaylık yarışı’ haberlerinden anladığım kadarıyla; CHP, sanki bir yerlerden işaret almış gibi. Sanki Barack Hossein Obama biraderiniz “Kemal Bey işaret aldığın gibi Omama’dan / Sen yürüyeceksin halk yürüyecek arkandan” diyerek gazı vermiş gibi geldi bana.  Sonra Partinizin Genel Başkan Yardımcısının Washington temaslarına dair açıklamalarına bakılırsa; Cumhuriye Kuran Parti Türkiye’nin Stratejik Ortağı ABD’nin “our boys”u olmak yolunda önemli bir mesafe katetmiş ve dahası vize almış olabilir.”

Yanlış anlamayın.

Bular benim görüşlerim değil; tespitlerim sadece.

Saçlarını bizim gibi değirmende değil, dış politika kulislerinde ağartan emekli bir diplomat söylüyor. Sözünü ettiğim diplomat; öyle darbe sonralarının nöbetçi bakanları gibi işi bittikten sonra ‘elçi’ ünvanıyla sorunsuz bir ülkeye gönderilenlerden değil.  Tabir caizse; çekirdekten yetişme bir büyük elçi ve aynı şekilde yine çekirdekten yetişmiş bir Amerika uzmanı.

15 Ekim 1941’de Ankara’da dünyaya gelen büyükelçimiz, dönemin en gözde okullarından Tarsus Amerikan Koleji’nde okumuş. Diğer bir deyişle tam bir Amerikan terbiyesi almış. Amerikan Kolejini bitiren her başarılı delikanlı gibi üniversite öğrenimini ABD’de Brandies Üniversitesi’nde tamamlamış. Ve yine ABD’de, Princeton Üniversitesi’nde Siyasal İlimler alanında doktora öğrenimini tamamlamış.

Diplomatımızın Amerika serüveni bu kadarla kalmamış elbette.

Dışişleri Bakanlığı'na katılmadan önce ABD Vermont eyaletindeki Middlebury College’da bir yıl siyasi ilimler öğretim üyeliği yapmış.

1971 yılında Dışişleri Bakanlığına girerek merkez dairelerinde daha çok siyasi konularda çalışan büyük elçimiz;  Ortadoğu, Avrupa, Kıbrıs, Türk-Yunan ilişkileri üzerinde çalışmış. Dışişleri Bakanlığı'nda bünyesinde Dakka Geçici Maslahatgüzarı ve Hamburg Başkonsolosu olarak çalıştıktan sonra sırasıyla  Kopenhag, Bakü, Washington Büyükelçilikleri görevlerinde bulunmuş.

Bu kadar mı? Elbette değil..

Diğer dış görevleri ise, sırasıyla, Belçika, Bangladeş, Birleşmiş Milletler ve Almanya'da çalışmış. 1998’de Azerbaycan’dan merkeze dönüşünde, önce çok taraflı siyasi işlerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı sonra Bakanlık Müsteşarlığı yapmış. Dışişleri Bakanlığı’nda Dış Politika Danışma Kurulu üyeliği, Unesco Türk Milli Komisyonu’nda Başkan Vekilliği görevini yürütmüş.

Daha sonra peki!..

O, şimdi milletvekili. O şimdi CHP’nin Dışişlerinden Sorumlu Genel Başkan yardımcısı.. Ayrıca da Türkiye-ABD Dostluk Parlamentolararası Dostluk Grubu üyesidir.

Başkaları değil ama, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve emekli büyükelçi ve deneyimli diplomat Ömer Faruk Loğoğlu;

CHP'nin Türkiye’nin içerideki ve dışarıdaki sorunlarına bakış açısı ve vizyonunu Amerikalı muhataplarına aktarmak ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amerika’ya yıl sonundan evvel yapacağı muhtemel ziyaretin zemin yoklamasını gerçekleştirmek üzerine üstelik yerel seçimler arefesinde Washington'a giderse..

“Amerikalıların Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ettikleri, bundan çıkarılması gereken sonuçları ve duymaları gereken kaygıları büyük ölçüde duydukları”  gibi karmaşık bir yorum yaparsa..

“CHP’nin görüşleri önceden sadece ilgi meselesiyken, bugün çok daha kapsamlı, çok daha ayrıntılı sorulara muhatap kaldığımızı, bu da Amerikalı muhataplarımızın CHP’yi önümüzdeki dönemde bir iktidar partisi potansiyeli olarak değerlendirdikleri izlenimi yarattığını söyleyebilirim” derse…


“CHP’nin görüşleri önceden sadece ilgi meselesiyken, bugün çok daha kapsamlı, çok daha ayrıntılı sorulara muhatap kaldığımızı, bu da Amerikalı muhataplarımızın CHP’yi önümüzdeki dönemde bir iktidar partisi potansiyeli olarak değerlendirdikleri izlenimini yarattığını söyleyebilirim” diye konuşursa…

“CHP olarak askeri darbelerden en fazla zarar görmüş bir parti olarak, askerin siyasetten çekilmesini doğru bulduklarını” belirttiklerini dile getiren Loğoğlu, “Ancak bunu yaparken de askeriyeye bu davalar üzerinden ağır darbeler vurulduğunu, bunun yanında her ne kadar askerin siyasetten çekilmesi doğru olmakla birlikte siyasetin askere bulaştırılmasını da aynı derecede yanlış bulduğumuzu söyledik” demek ihtiyacı duyarsa…

Hele hele; ABD yönetimi ve Kongre’nin AK Parti yönetimine bakışını "son dönemde Amerikalılar doğrudan dile getirmese de duydukları sıkıntıları ve rahatsızlıkları, önceki ziyaretleriyle karşılaştırdıklarında rahatlıkla fark edebildiklerini” politik bir dille değerlendirirse…

Ve nihayet ağzındaki baklayı çıkarıp, bu konudaki sözlerini; “CHP Genel Başkanı'nı burada görmek istediklerini tüm muhataplarımız ifade ediyor”   diye noktalarsa; biz söylemesek de başkaları “Bu işin içinde bir iş var” diyecek ve işin içindeki işi de rahatlıkla “CHP ABD’den vize almış olabilir” diye tahmin edip dillendirecektir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.