Muhterem Fetullah Gülen Hocaefendi!.
Medya’ya yansayan o sözleri söylemeseydiniz keşke.
Keşke ismini her anışınızda gözyaşı döktüğünüz Hazreti Muhammed’in emir ve tavsiyelerine uyarak, “o çok yükseklerde bulunan bir” din kardeşinizin aybını örtebilseydiniz. Bu çirkin hadisenin açığa çıkmaması için gösterdiğiniz gayreti övünmek gayesiyle olmasa bile, ifşa etmeseydiniz.
Keşke bütün bunlar hiç yaşanmamış olsaydı.
Mermiyi kendi ellerinizle kendi dizinize sıkmasaydınız keşke.
Keşke pekçok şeyin farkına vardığınız gibi iktidarın paylaşılmazlığının da farkına varabilseydiniz. Milyonların beyinlerinde ve gönüllerinde yer eden gözüyaşlı Fetullah Gülen Hocaefendi imajınızı koruyabilseydiniz.
Şundan emin olun; cemaat düşmanı değiliz.
Bediüzzaman Said Nursi’nin “Risale-I Nur Külliyatını 1957’den bu yana kerrat be kerrat okuduk; hakkında kalemimizin döndüğü ölçüde birşeyler yazdık. Allah ömür verirse bundan sonrada Üstad’ı okumaya ve hakkında yazmaya devam ederiz inşaallah. Lakin kendimizi hiçbir zaman “Nurcu” diye etiketlemedik ve etiketleyenleri de “müslümanız” diye uyardık.
Bir başka cemaate mensubiyetimiz olmadı, bugüne kadar.
Aynı şekilde; Fetullah Gülen Hocaefendi ve etrafında oluşturulan cemaate de muhabbet ve hoşgörü ile bakmaktan öte bir yakınlığımız olmadı. Bütün cemaat ve cemiyetler gibi onları da birer sivil toplum örgütü olarak gördük.
İnsanların şu veya bu sebeple bir cemaate intisap etmeleri de bizi hiç mi hiç ilgilendirmedi, İyilerine, iyi; doğrularına doğru dedik hep. Gerektiğinde maddi-manevi destek verdik; yeri geldi övgülerle hep baştacı yaptık bu güne kadar.
Bir örnek vermemiz gerekirse; 16 Haziran 2009’da kaleme aldığımız “Türkçe Konuşmak” başlıklı yazımızda Türkçe Olimpiyatları’ndan duyduğumuz memnuniyeti dile getirdik.
                         ***
Dünyanın 5 kıtasına yayılmış 115 ülkeden 700 çocuk.
Herbiri ayrı dilden, ayrı dinden, ayrı ırktan veya milletten 700 çocuk.    
Çekik gözlü uzak doğulu kızlar, siyah kıtanın yüzakları zenci çocuklar.     
Yenizellanda’dan Kanada’ya, Güney Afrika’dan Sibirya’ya uzanan coğrafyada her hafta başı ve sonu gökkubbeyi İstiklal Marşımız ile çınlatan Türkçe elçileri. Ay-yıldızlı bayrağımızın gölgesinde şimdilik Türkçe konuşan ve ileride mutlaka Türkçe düşünecek olan onbinlerce çocuğu temsilen sadece 700 çocuk...
İşte Nijerli Kamuti...Ayak bileklerine kadar uzanan entarisinin içinde, bütün hücrelerini müziğin ritmine kaptırmış bir oyana bir bu yana sallanarak;
“Uyandım sabah ile, / Gözyaşım sile sile / Ecel kapımı çaldı,/ Ağlıyorum nafile!../ Feryada feryada!. / Gam çekmişem dünyada!..”  diye bir türkü çığırıyor.
Bir başka kıtadan, bir başka ülkeden bir delikanlı: “Lambada titreyen alev üşüyor”, diyor Mihriban’ına. “Aşk kağıda yazılmıyor”, diyor. Mihriban’ının saçlarına bağladığı gönlünün çözülmemesinden yakınıyor.
Ve isimlerini ezberleyemediğim iki minik kardeş. Siyah tenleri, kıvırcık saçları, beyaz dişleri değil milyonları ekran başına çeken. Anaokulu öğrencisi olacak yaşta bu sevimli çocuklar, ben ve benim gibi mürekkep yalamış binlerin, onbinlerin dahi ezberleyemediği on kıtayı bir nefeste okuyorlar adeta.
“Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak!.” diye başladıkları ıstiklal Marşı’mızı, “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal“ mısraı ile noktalıyorlar.
Bir başka mekanda, genç bir kız Sezai Karakoç’tan mısralar terennüm ediyor Türkçe.
En sevgili!..
Ey sevgili!..
Uzatma dünya sürgünümü benim!
..”
Bunlar; Geçtiğimiz haftalarda değişik merkezlerde gerçekleştirilen 7 Türkçe Olimpiyatlarından ekranlara yansıyan; daha doğrusu ekranlara yansıyanlardan aklımda kalan birkaç resim...
Bu çocukların bir kısmı, 1915 kışında gemilerle Çanakkale’ye dayanan ve Mehmed Akif’in, “kimi hindu.. kimi yamyam.. kimi bilmem ne bela” dediği insanların torunları. Senegalli, Hindistanlı, Yeni Zellandalı, Kenyalı,Kongolu, Somalili... Dün istiklalimize kastetmeye gelen atalarına inat, bugün ıstiklal Marşımızı söylüyorlar.
Ne garip değil mi?
Daha da garibi ise; dünyanın 115 ülkesinden onbinlerce çocuğun yetişmesi için Türk okullarının açılmasına vesile olan ismin, Fetullah Gülen Hocaefendi.. Türkiye’den ve Türkçeden binlerce kilometre uzaklarda, mimarı olduğu eğitim projesinden ümid ettiği feyzi bulmuş olmanın saadeti ile hüzünlü gurbeti yaşıyor olması.
                        ***
Muhterem Fetullah Gülen Hocaefendi!.
Medya’ya yansayan o sözleri söylemeseydiniz keşke.
Keşke ismini her anışınızda gözyaşı döktüğünüz Hazreti Muhammed’in emir ve tavsiyelerine uyarak, “o çok yükseklerde bulunan bir” din kardeşinizin aybını örtebilseydiniz. Bu çirkin hadisenin açığa çıkmaması için gösterdiğiniz gayreti övünmek gayesiyle olmasa bile, ifşa etmeseydiniz.
Keşke bütün bunlar hiç yaşanmamış olsaydı.
Mermiyi kendi ellerinizle kendi dizinize sıkmasaydınız keşke.
Keşke pekçok şeyin farkına vardığınız gibi iktidarın paylaşılmazlığının da farkına varabilseydiniz. Milyonların beyinlerinde ve gönüllerinde yer eden gözüyaşlı Fetullah Gülen Hocaefendi imajınızı koruyabilseydiniz.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.