Son günlerin en yoğun gündem maddelerinden biri:
Sansür!
Neden?
Kim korkar yazılıp çizilenlerden de sansür uygular?
Halkın gerçekleri öğrenme hakkından bu denli ürkenler kimlerdir?
Uygar bir memlekette, ilerlemiş bir toplumda, demokrasi ile yönetilen bir ülkede sansür bu denli zorbalıkla uygulanabilir mi?
Peki, tarih boyunca sansüre en yoğun uğrayan şey nedir?
Cevabı tahmin ettiğinizi umuyorum:
Kuran…

***   ***   ***

Allah’ın Elçisi’ne (O’na selam olsun) ayetler inmeye başladığında, müşrik Araplar ne yapacaklarını şaşırmışlardı.
Kuran, hem onların putlarını paramparça ediyordu, hem de mallarında diledikleri şekilde davranma haklarını ellerinden alıyordu.
Putların kırılması katlanılabilecek bir şeydi; yenisini yapabilirlerdi.
Ya zihniyet?
Kuran o güne kadarki “tefeci” sistemi, murabahacı zihniyeti yerle bir ediyor; zenginlerin mallarında fakirlerin hakkı olduğunu söylüyordu.
İşte bu katlanılamaz bir şeydi.
Peki, ne yapılmalıydı?
Sansür…
Tarihte belki de ilk kez sansüre uğrayan Kitap Kuran’dı.
Müminlerin yazdıkları sahifeler bulunup imha ediliyor, bu sahifelere Allah’ın sözlerini yazan katipler öldürülüyordu.
Ne manidardır:
Bugün de sansüre en yoğun biçimde uğrayan Kitap yine Kuran

***   ***   ***

Bunu neye dayanarak söylüyoruz?
Ülkemizde ve genellikle tüm Müslüman ülkelerde yaşananlara…
Dünyanın en yoksul ülkeleri Müslüman ülkeler.
Neden?
Çünkü Kuran o gün nasıl sansüre uğruyorsa, bugün de, üstü kapalı bile olsa sansüre uğruyor.
Hocalardan, din bilginlerinden, camide hutbe okuyanlardan Kuran’ın sosyalizmi emrettiğine dair herhangi bir şey duydunuz mu bugüne kadar?
Hayır!
Duyamazsınız, çünkü bugünkü sistem de, Kuran’ın yüzlerce ayetine sıkı bir sansür uyguluyor.
Bir gün Cumaya gidin de vaaz veren hocaya Nahl Suresinin 71. ayetini, Bakara Suresinin 219. ayetini, Kasas Suresinin 5 ayetini, Haşr Suresinin 7. ayetini sorun bakalım, ne olacak!
Ne diyor bu ayetler.
Bugüne kadar bu sütunda onlarca kez okudunuz.
Mal ve nimetler, tüm insanlar arasında eşit biçimde bölüşülecek.
İşte sistem bu nedenle Kuran’ın yüzlerce ayetini sansüre tabi tutuyor.
İşte bu nedenle vaazlarda bu ayetleri değil, içine köpek düşen kuyunun temiz sayılması için kaç kova su boşaltmakla; içine kedi düşen kuyunun kaç kova su boşaltmakla temiz addedileceğini dinliyorsunuz.
Peki, Allah’ın tüm insanlar için eşit biçimde verdiği rızıklar?
Sansür…

***   ***   ***

İki kadeh rakı içen adamın kâfir ilan edildiği bir toplumda, haram lokmalarla gırtlaklarını pisletmiş parababalarının çıkarlarını savunmak, kul hakkı yiyenleri aklamak  için olmadık bahaneler üreten din adamları, uyguladıkları bu sansürün hesabını bir gün vereceklerini bilmiyorlar mı?
Elbette biliyorlar.
Ama bugünün menfaat sisteminde, bu menfaat sahiplerinin öfkesini çekmekten korktukları için eşitliği değil, kuyuya düşen kediyi-köpeği anlatıyorlar.
Bir düşünün:
Allah’ın Kitabı 1400 yıldır elimizin altında, can alıcı bir üslupla söyledikleri de…
Sonuç?
Milyonlarca kişi yoksulluk sınırının altında, milyonlarca kişi aç, milyonlarca kişi işsiz.
Müslüman bir ülkede bu kadar yoksul insan olur mu!
Allah’a şükürler olsun, bu topraklardan Atatürk diye bir deha geçti; onun yüzü suyu hürmetine biz bir nebze de olsa rahat sayılabiliriz; peki ya petrolden yoksun Afrika ülkeleri?
Geçen gün bu sütunda, dünya genelinde 2012 yılında 6.6 milyon çocuğun daha beş yaşına basmadan öldüğünü okudunuz.
Bu ülkelerin çoğu Müslüman.
Böyle şey olur mu!
Olur!
Kuran sansüre uğradığında, işte böyle kahırlar kaplar ortalığı.
Peki, bu, “bir gün” sorulur mu insana?
Sansürcülerin atladığı nokta burası işte.
Burada ya da “orada”; bir gün mutlaka!
Bir gün…
Allah’a emanet olun…

 

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.