Bu gün, bu fakire göre, tüm zamanların en büyük müçtehitlerinden olan Yaşar Nuri Öztürk'ün, "Maun Suresi Böyle Buyurdu" adlı kitabından bazı pasajlar sunacağım size.

    Bu büyük müçtehit, bugüne kadar bu fakir tarafından kaleme alınan ve kimi İslamcılar tarafından şiddetle eleştirilen "İslam Ve Sosyalizm" adlı çalışma serisine önemli katkılar yapıyor; meseleyi kökten çözüme kavuşturup son noktayı koyuyor.

    Hatırlarsınız; bu yazı dizisinden İslam'ın sosyalizmi önerdiğini anlatmaya çalışmıştım ve İslamcı kesimden çok ciddi eleştirilere maruz kalmıştım.

    Şimdi söz sırası bu önemli müçtehitte...

    ***   ***   ***

    "Bundan açıkça anlaşılıyor ki, devlet ve toplumun zarurî ihtiyaçları için devletleştirmeye gidilebilir." (s.61)

    "Gerçek muktedir Tanrı olduğuna göre, bunun sosyolojik anlamı şu olacaktır: Kamu otoritesi, devlet gücü, mal ve servet azgınlarını her zaman hizaya getirecek konumda olmalı ve gerektiği anda onları hizaya getirmelidir." (s.108)

    "Kur'an'ın esas aldığı devlet ve ekonomi sistemi, devlet otoritesinin kontrol ve yönlendirmesinde, sosyalist yanı ağır basan bir karma sistemdir. Kur'an'ı hakkıyla inceleyenler bu tespitin tartışılmaz bir gerçeğin ifadesi olduğunu kabulde tereddüt etmezler." (s.108)

    Bakın bu büyük müçtehit nasıl devam ediyor:

    "Toplum paylaşmıyorsa devlet paylaştıracaktır. Allah'ın kanunu budur. Bunu görmezlikten gelenler Allah'ın değil, çıkarlarıyla, putlarının kulu olurlar." (s.231)

    "Kur'an, bir devlet şekli önermez ama her devlette egemen olması gereken doğal-evrensel ilkelerin tümünü önerir. Adalet, bîat (yönetenlere seçimle vekalet verme), şûra (demokratik yönetim), emeğin egemenliği, dindarlığın değil, ehliyet ve liyakatın üstünlük ölçüsü yapılması, ribanın (kapitalin emek dışı etkilerle artmasının) yasaklanması... bu ölümsüz ilkelerden bazılarıdır.  Bu ilkeler dikkatle incelendiğinde, Kur'an'ın, ileri derecede paylaşımcı bir toplum ve ileri derecede paylaştırıcı bir devlet istediği açıkça ortaya çıkar. Bu ileri derecede ifadesine bakarak bu toplum ve devleti 'sosyalist' olarak vasıflandırmak, sosyalizmi büyük harflerle yazmamak kaydıyla doğrudur. Böyle yapıldığında İslam sosyalizme uydurulmuş olmaz, sosyalizm İslam'ın bir uzantısı olarak gösterilmiş olur. Bizim yapmak istediğimiz de budur." (s.231-232)

    "Ancak şunu unutmamak lazım ki, Kur'an'ın ileri derecede paylaşımcı toplumu ve devlet anlayışını, bugünkü kuşaklara bugünkü terimlerle anlatmak diye bir zorunluluk varsa -ki vardır- İslam'ın ileri derecede bir sosyalist toplum ve düzen getirdiğinin ifade edilmesi bir vicdan ve iman borcudur.  Kapitalizmin baş ağaları ve onların uydusu maraba kapitalistleri, bu gerçekleri savsaklamak ve saklamak için 'sosyalist' lafını, haram lokmalarla pislenmiş dillerine dolayarak gerçeği söyleyenleri itham için kullanırlar. Onları, bu ucuz dincilik oyunlarıyla etkisiz kılmak ve neticede, Kur'an dinini bir tür 'abdestli kapitalizm' sistemine dönüştürmek isterler. (s.232)

    Şu ifadelere bakar mısınız:

    "İslam mali yönetimi, koyu sosyalist, radikal biçimde devletçi bir sistemdir. Bir sistem ki, yurttaşların avladıkları balıktan arazilerindeki sulara madenlere kadar, tüm malî-iktisadî imkânlara el koymakta ve bunların tümünden çok ileri derecelerde vergiler almakta, bazen mal ve hakların tümüne el koymaktadır. Yöntem şöyle veya böyledir, ama yapılan budur." (s.235)

    ***    ***    ***

    Ebu Zer'i konu alan çalışmalarımı, hezeyandan ağızlarını şapırdatarak eleştirenlere bakın Öztürk nasıl cevap veriyor:

    "İslam tarihinde ilk Dinî-sosyalist hareket, Ebu Zer'in şurada sıraladığımız gerekçelerle halife Osman ve valilerine karşı çıkışıyla vücut bulmuştur." (s.249)

    Tarihin ilk sosyalistlerinden olan Ebu Zer neden böyle davranıyordu?

    Cevap basittir: Böyle davranmak zorundaydı, çünkü kendisine Kuran vahyedilen o muazzez Elçi'yi (O'na selam olsun) örnek alıyordu. Kuran okuyordu ve okuduğu ayetler üzerinde derin derin düşünerek tavrını ortaya koyuyordu.

    ***    ***    ***

    İslam ve sosyalizm çalışmalarımıza abartılmış bir biçimde itiraz edenler ve bu fakiri komünistlikle suçlayanlar -ki böyle bir suçlamaya can kurban- bakalım Sıbaî için ne diyecekler.

    Bakın, Öztürk bu konuda ne diyor:

    "Suriyeli çağdaş fakîh Prof.Dr.Mustafa es-Sibaî (ölm. 1964) 'İslam Sosyalizmi' başlığıyla kitaplaştırılan ve tarafımızdan Türkçe'ye çevrilen (Yeni Boyut Yayınları, İstanbul, 2010) 'iştirakkiyetü'l-İslam' adlı eserinde (Suriye, Dâu'ş-Şa'b, 1962), 'Mâûn İlkesi' adıyla bir başlık atmış ve mâûn kavramının anlamını ayrıntılaştırmıştır. (bk. Özgün metin, s.189-190, çeviri, s. 237-238)

    "Bu noktada şunu da belirtmeyi bir vicdan borcu saymaktayız: Sosyalizmi, bütün peygamberlerin ortak mesajlarından biri ve 'İslam akîdesinin bir parçası' olarak gören Sibaî, fikir ve siyaset mücadelesinin merkezine bu fikri koymuş ve denebilir ki, bu tutumuyla bir tür 'Mâûn suresi mücahidi' olarak yaşamıştır. Sibâi'ye göre, Hz.Muhammed'in sünneti, tarihin ilk ve en muhteşem sosyalizm denemesidir." (s.49)

    Ne diyor Sibaî:

    Hz.Muhammed'in sünneti, tarihin ilk ve en muhteşem sosyalizm denemesidir.

    Müslüman dostlarımı bu konuda bir kez daha düşünmeye ve Kuran'ı tekrar okumaya davet ediyorum.

    Allah'a emanet olun...
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.