Yağmur Hasadı İstanbul’u Çözer!

Yıllardan beri susuzluk korkusuyla yaşıyoruz. Eskiden haber bültenlerinde yaz gelirken korku pompalanırdı, şimdi kış gelirken de aynı korku haberleri yapılıyor! Bir ara ‘2071 yılına kadar İstanbul susuz kalmayacak,’ dendi, sonra biraz hedef küçültülerek ‘2041 yılına kadar İstanbul’un su sorunu kalmayacak’ dendi!.. Fakat daha 2021 yılına varmadan yine su korkusu sardı insanları! Bu defa İstanbul’u değil tüm Türkiye’yi!

Peki, burada ki sorun ne? Çözüm ne?

Sorun: Küresel iklim değişikliği! Yani artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!.. Belki de kar bile yağmayacak artık!.. Kuraklığa doğru giden bir felakete sürükleniyoruz. Bildiğiniz gibi sel, hortum, dolu felaketleri bunun en iyi kanıtı…

Çözüm: Akıllı projeler üretmek! Yani geleceğe yönelik önleyici tedbirler almak!.. Daha çok barajlar inşa etmek, alternatif çözümler aramak ve tasarrufu elden bırakmamak…

Yıllar önce yazdığımız ‘İstanbul’un su sorunu nasıl çözülür?’ Sorusunu cevaplayan önerilerimizi aşağıda yine tekrarlayacağız ta ki bu değerli fikirlerimiz gerçekleştirilene kadar…

Küresel kuraklığı önleyemiyor, şehre göçü engelleyemiyor, israfı durduramıyorsak ya köklü çözüm üreteceğiz ya da bu diyarı terkedeceğiz. İstanbul büyük bir kent, ona yönelik projeler de büyük ve ciddi çözüm odaklı olmalıdır… Öyle günübirlik geçici çözümlerle olmaz ve olmadığı da ortadadır…

Şimdi gelelim bizim çözüm önerimize:
İki kalıcı çözüm yolu var. İlki yağan yağmurları barajlarda toplamak!

Bilimsel olarak: ‘Yağmur suyu hasadı,’ denilen bir yöntem vardır; yağmur suyunun akması için bırakmak yerine, yeniden kullanım için yerinde biriktirilmesi ve depolanmasıdır. Örnek, alın size yüz yıllar öne yapılmış Yerebatan Sarnıcı…

Yağmur sularının tutulması basit gibi görebilirsiniz lakin çok çok önemli bir çözüm yoludur. Çünkü Allah doğal dengeyi kurmuş biz insanlar doğayı tahrip ettiğimiz için gelmiyor mu başımıza tüm bu felaketler! Yani Marmara’yı beton haline çevirdiğimiz için yağan yağmur toprakla buluşamıyor! Asfaltlan kayarak akan yağmur suları kanalizasyona, oradan da denizlere boşa akıp gidiyor! Tıpkı bir zamanlar batılıların:

“Dereler güldür güldür denize akar Türkler boş boş bakar!” dedikleri ve ardından başta İzrailli firmalar olmak üzere bunu fırsata çevirip dere yataklarına HES’ler kurarak, aç gözlülükle bu defa akarsularımızı kuruttukları gibi…

İstanbul için de aynı durum söz konusudur. Yani şakır şakır yağmurlar yaz-kış tepemize yağıyorken o bereket dolu sular öylece denize akıp gidiyor…

Halbu ki yeni bir proje ile kurulacak şebeke boru sistemiyle şehrin yağmur suları toplanarak mevcut barajlara pompalansa barajlar dolacak ve İstanbul da susuz kalmayacaktır. Ben yaklaşık kırk senedir İstanbul’dayım, Allah her ay mutlaka yağmur yağdırdığına şahidimdir, istisnasız? Yani insanoğlunun acımasızca betonlaşmasına rağmen Allah şehirdeki ağacı, çiçeği, börtü-böceği yaşatmak için düzenli aralıklarla mutlaka yağmur yağdırıyor. Dikkat buyurun bazen öyle yağmur serpiştirip geçiyor ki insanlar değil sadece mahlukatı sulayıp sebeplendiriyor!.. Biz yine de ders çıkartmıyoruz! Siz ne kadar farkındasınız bilemem ama biz tabiata ve insana duyarlı olduğumuz için gözlemliyoruz ve sizlerle paylaşıyoruz bunları...

HES, yağmur suyu toplama havuzu ve tuzlu su arıtma sistemine ilave olarak, büyük entegre tesislerin kullanmış oldukları proses sularını arıtarak tekrar dere şebekelerine tahsis edilen ‘Biyolojik Arıtma Tesisleri’ denen uygulamalar da var…

Biz asıl projemize dönersek, bunun örnekleri birçok batılı ülkelerde bulunmaktadır. Hatta ülkemizde de bir üniversitenin tüm yerleşke binalarında bu sistem kurulmuş olup çatılardan, oluklardan akan sular bir havuzda toplanmakta ve o suları birçok ihtiyaçlarında kullanmaktadırlar.

Eski bir kum ocağı üzerine inşa edilen Sabancı Üniversitesi, kapalı alanı 172 bin metrekare olan yerleşkesinde oluşturduğu sistemle sulama suyunu kendisi üretiyor.

Kanada 2000 yılında Yağmur su hasadı kanunu çıkardı. Bazı Kanadalılar aşırı yağmur suyunu azaltma, sulama, çamaşır yıkama ve tuvalet tesisatlarında kullanılmak üzere yağmur suyu toplama sistemleri uygulamaya başladı…

Hindistan 2001 yılında yine bu konuda kanun çıkardı. Tamil Nadu, yeraltı suyu tükenmesini önlemek üzere her bina için yağmur suyu hasadını zorunlu kılan ilk eyaletti…

İsrail Rotary International ile işbirliği içinde Güneybatı Hastane ve Sağlık Sistemleri Araştırma Merkezi, ülke genelinde bir yağmur suyu toplama modeli programına sponsorluk yapıyor.

Yeni Zelanda, Srilanka, Güney Afrika, Birleşik Krallık, Çin, Arjantin, Birezilya, Amerika… daha birçok ülkenin bu konuda bir çok proje yürüttüğünü internetten okuyabilirsiniz.

İstanbul deniz kenarında, yağmuru bol alan şanslı ve güzide bir şehir ve bu potansiyel var; İSKİ bir defa yatırım yapacak ve yeraltından yeni borular döşeyerek yağan tüm yağmur sularını belirli yerlerde toplayarak oradan da barajlara kolektörler yardımıyla basacak. Yahu biz Haliç’i nasıl temizledik sanıyorsunuz? Denizden temiz suyu Haliç’e, Haliç’in pis suyunu da yine dev kolektörlerle tahliye ederek yapmadık mı? Teknoloji şimdi daha da ilerledi, yeter ki bizde biraz ilerleyelim…

Ha bunu beceremediniz mi? O zaman ikinci bir yol daha var, o da denizden içme suyu üretmek! Tabi bu daha zor ve maliyetli bir iş!.. Bununda örnekleri var. İsrail yıllardan beri çölün ortasında deniz suyu arıtarak yaşıyor…

Lakin biz yine de doğal ve doğru olan yolu tercih ederiz, lütfen yağmur sularını hasat ediniz! yazarmehmetballi@gmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.