HSYK Üyesi Aydın: 10 yıl sonra gelen adalet, asla adalet değildir

27 Ekim 2011 Perşembe 22:04
HSYK Üyesi Aydın: 10 yıl sonra gelen adalet, asla adalet değildir






KAYSERİ (CİHAN)- Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Üyesi Avukat Ali Aydın, Türkiye'de birçok alanda atılımlar ve gelişmeler yaşanmasına rağmen temel sorunların hala çözülemediğini söyledi. Bu sorunlardan birisinin de yargı olduğuna işaret eden Aydın, Bir ölümlü trafik kazasından kaynaklanan tazminata ölenin yakınlarının ulaşabilmesi için gereken süre 10 belki de 15 yılı buluyor. Bu asla adalet değildir. Adalet söyleminin de geçerliliği yoktur. dedi. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Melikşah Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde 'Adalet Günleri' etkinliği çerçevesinde HSYK Yargı Günü Etkinlikleri konulu bir konferans düzenlendi. Konferansa HSYK Üyesi Prof. Dr. Bülent Çiçekli ve Avukat Ali Aydın konuşmacı olarak katıldı. Hâkim, savcı, avukat ve hukuk fakültesi öğrencilerinin katıldığı konferansın açılış konuşması Kayseri Cumhuriyet Başsavcısı Bülent Bingöl yaptı. İlk konuşmacı Prof. Dr. Bülent Çiçekli ise hâkimlerin tarafsızlık ve bağımsızlık içerisinde karar vermesinde kurulların önemine işaret etti. Çiçekli, hâkimin önüne gelen somut bir olayda karar verirken yasama, yürütme gibi hiçbir organdan baskı olmadan, korkmadan, yargı çerçevesinde karar vermesinin önemine değindi. Böyle bir yapı içerisinde karar verilmesi noktasında en etken enstrümanlardan birisi bağımsız yargı kurulları olduğunu söyledi. Ali Aydın, konuşmasında, Türkiye'nin 75 milyon nüfusu ile büyük gelişme potansiyeline, atılımlar yapma potansiyeline rağmen, çok büyük fedakârlıklara rağmen birçok temel sorunlarını halen çözemediğine belirtti. Bunlardan bir tanesinin de yargı sorunu olduğunu aktaran Aydın, 10 yıllarca devam eden davalar, vatandaşın adalete olan ihtiyacının gecikmesi, hem uygulama olarak savcıları, hâkimleri hem de avukatları çok zor durumda bıraktığı gibi vatandaşında hukukun temini bakımından da olmamız gerekenin çok uzağında kaldığımızı görüyoruz. dedi. Aydın, bir örnek vererek, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan bir tazminata, ölenin yakınlarının ulaşabilmesi için geçmesi gereken sürenin 10 yılı, bazen de 15 yılı bulduğunu dile getirdi. Aydın, bu süreyi şöyle özetledi: 3 yıl ceza mahkemesi devam ediyor. 5 yılı Yargıtay da temyiz süresi. Yargıtay bozmaz onaylarsa yine 2-3 yıl tazminat dosyası. Arkasından icra derken hakikaten 10 yıl önce eşinizi, annenizi, babanızı kaybetmişsiniz. Siz değişen şartlar içerisinde 10 yaşındaki çocuğunuz 20 yaşına gelmiş. Hayat farklı bir merhaleye bürünmüş. Ama sizin desteğinden mahrum kaldığınız insanın kaybından kaynaklanan zararlarınızı temin etmeniz 10 belki de 15 yılı buluyor. Bu asla adalet değildir. Bunun adalet olduğu yönündeki iddianın hiçbir duyarlılığı geçerliliği ve temeli yoktur. HUKUK EĞİTİMİNDE İNSANLARI ROMA HUKUKUYLA BOĞUŞTURUYORUZAvukat Ali Aydın, hukuk eğitimindeki bazı yanlışlıklara da değinerek, hukuk eğitimin daha başından itibaren insanları Roma hukuku ile boğuşturulduğunu söyledi. Bunun yerine hukuk felsefesi, adalet felsefesi, hukuk sosyoloji, adaleti arama noktasında çok daha farklı kişisel inisiyatifi geliştirecek eğitim programlarını hatta sadece hukuk fakültesi eğitimi olarak değil belki liseden itibaren uygulamaya geçirilmesi gerektiğini savundu. Aydın, sorunun sadece bu alanlarda olmadığını anımsatarak, toplumsal yaşamımızdan kaynaklanan sorunlarında var olduğunu belirtti.Aydın, Bu sorunların odağında ekonomik, sosyal, siyasal olsun yargısal alanda olsun, hepsinde yargı camiası ortak noktadır. Hakikaten adaletle hükmedilmeyen toplumda hiçbir şey insan hak ve onuruna uygun halde temin edilemeyeceği tartışılmaz açıklanamayacak durumdur. Bizim temel sorunlara yaklaşırken kürsüye çıkardığımız arkadaşlar, özellikle uzun yıllardır yaşadığımız terör ve bölücülük sorunu da nazara alındığında, ister hâkim, ister savcı ya da avukat olsun. Bu arkadaşlarımızın insanlıklarında, temel demokratik değerlerinden ve farklılıklara saygıdan mahrum eğitim sürecinden geldiğini düşünüyorum. Kürsüye çıkmış arkadaş hakikaten demokrasi ve bazı erdemlerden yoksun tavır içerisinde ise elindeki yasayı hak ve özgürlüklerden yana, insan haklardan yana kullanma noktasında bir gayretin peşinde değilse, maalesef bizim adaleti gerçekleştirme imkânı olamamaktadır. dedi. ALIŞVERİŞLERİNİ BİLE KENDİSİ YAPAMAYAN ARKADAŞLARIN, İNSAN HAYATINI İLGİLENDİREN KARAR VERMESİ DOĞRU DEĞİLHSYK Üyesi Ali Aydın, hukuk fakültesindeki eğitimlerin önemine işaret ederek, bir bayan arkadaşın askerlik hizmeti olmadığı düşünüldüğünde daha 22 yaşında iken kürsüye çıktığının düşünülmesini istedi. Alışverişin bile kendisi yapamıyorken, mahkemelerde insanların hayatlarına çok ciddi etki eden, yön veren kararlar vermesinin doğru olmayacağını açıkladı. Türkiye'de 70 civarında hukuk fakültesinin bu yıl 11 bin öğrenci kayıt yaptırdığını hatırlatan Aydın, Hukuk fakültesi ve eğitim alan öğrenci açısından bu rakam ciddi bir enflasyonu gösteriyor. Melikşah Üniversitesi böyle bir dönemde yabancı dil ağırlıklı bir eğitim vermesi önemlidir. Sosyal anlamda imkânları iyi bir hukuk fakültesi içerisinde hukuk eğitimine ihtiyacımız var. Çünkü bu öğrencilerimizden bin kadarı önümüzdeki dönem hâkim savcı olacak. 10 bini de baro kapısına gelerek avukat olacağını söylemesi, talep olması karşısında barolarımızın içerisine düştüğü çaresizliği avukatlık mesleğinde geriye gidişle birlikte kalitesizliği de gözden kaçırmamak gerekir. Hukuk eğitimi ve fakülte açılması yeniden değerlendirilmelidir. şeklinde konuştu.Aydın, iki yıllık hâkim stajının bir yıla düşürülmesinin ülkenin zorlanması, şartların zorlanmasında bulunmuş çözüm olduğunu ama bunun doğru olmadığını ifade etti. Bu sürenin üç yıl olması gerektiğini belirtti. Avukatlardan hâkim, savcı temini noktasında yaşın 45'e çıkmasını olgunlaşma adına önemli bulan Aydın, bu sayının da 300 değil daha da artırılması gerektiğini savundu. CİHAN
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.