Bediüzzaman’ı Anmak: 1
HAKKINIZI HELAL EDİN!..


Biliyorum!..
Urfa, bu günlerde, gece ve gündüz mahşeri yaşayacak.
1960’tan beri darbelere rağmen aksatılmadan tekrarlanarak gelenekselleşen bir güne daha ev sahipliği yapacak Peygamberler Şehri...
İbrahim Halilullah Dergahı’nda 1960 Ramazan’ın 25’inci gününü (22 Mart’ı 26’ncı güne) 23 Mart’a bağlayan gece neler yaşandıysa 54 yıl önce, ziyadesiyle yaşatılacak bir gece.
Biliyorum!..
Türkiye’nin hemen her köşesinden onlar, yüzler ve binler dün ve dünden önce başladıkları yolculuklarını Urfa’da noktalayacak bu gün.
Bediüzzaman Said Nursi, vefatının -Hicri takvime göre- 52’nci sene-i devriyesinde; dünyanın değişik coğrafyalarından Urfa’ya gelen onbinlerin katılacağı “Mevlid”te, “hadimi” olduğu Kur’an, hatim’le ve dualarla anılacak bu gece.
                                                         * * *
Tarihçiler, Mevlana’nın cenazesinin ‘o güne kadar eşi benzeri görülmemiş muhteşem bir merasim ile’ kaldırıldığını yazarlar. Hazreti Pir’in aziz naaşının arkasından giden mahşeri kalabalığın arasında bulunan gayr-ı müslimlerin ‘O, bizim de Mevlanamızdı’ diyerek gözyaşı döktüklerinden; Hristiyan ve Yahudi din adamlarının tabutun altına girdiğinden söz ederler.
“Hazreti Mevlana benim zamanımda gelseydi, Risale-i Nur’u; ben O’nun zamanında gelseydim Mesnevi’yi yazardım” diyen Üstadım Beddiüzzaman Said Nursi’nin, defin merasimi de Mevlana’yı hatırlatır. Gerçi o gün Hristiyan Papazlar ve Yahudi Hahamlar yoktu ama, güneyden-kuzeye, doğudan-batıya bütün Türkiye oradaydı; sivili, üniformalısı, yaşlısı-genci, kadını-erkeği, köylüsü ve kentlisiyle bütün Türkiye.
O gün belediye hoparlörlerinden duyurulan:
“Şehrimizde Hakk’ın rahmetine kavuşan Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin naaşı, bugün ikindi vakti Ulu Cami’de kılınacak cenaze namazını müteakiben Mevlid-i Halil Camiindeki kabrine defnedilecektir” haberi, cenaze merasimi için dışarıdan gelenlerin iki gündür canlı tuttuğu ekonomik ve sosyal hayatı hızla yavaşlatıyor ve öğleye doğru da tamamen durduruyordu.
Dükkanlar ezanla birlikte birer birer kapanıyordu.
Şehir dışından gelenlerin öğle namazında tıklık tıklım doldurdukları Ulu Cami’e, şehrin dört bir yanından insan seli akıyor, akıyor, akıyordu.
Namazını kazaya bırakmayanlar kadar, alnını secdeye ilk kez koyacak olanlar da bu sele kaptırıp kendilerini tekbirlerle yol alıyorlardı Ulu Cami’e doğru.
İkindi Ezanı okunduğunda camiin içi gibi, son cemaat yeri, eyvanları, avlusu, mezarlığı, Yıldız Meydanı ve ara sokaklar da adım atılamaz hale geliyordu.
Mahşer yeri dedikleri böyle olmalıydı.
Bu fakir, o gün okuldan çıkar çıkmaz soluğu Ulu Cami’de almış; son cemaat mahalinde ve mihrabın sağına düşen kapının yanında bir hasır parçasına ilişivermiştim ancak.
Üstadımın naaşı camiin içinde hazırlanan musalladaydı.
İkindi namazının farzı ve cenaze namazı kılınırken, imam efendinin sesini duyurabilmek için, onlarca insan perde perde yükselip yayılıveren davudi sesleriyle tekrarlıyor, tekrarlıyor, tekrarlıyorlardı.
“Esselamüaleyküm ve rahmetullah!..”
Asıl kıyamet imam efendinin selam verip helallik istemeye başlayınca kopuyordu.
Merhumu hali hayatında nasıl bilirdiniz?
Sorusuna binlerce insanın bir ağızdan verdiği cevap kelimelerle anlatılacak gibi değildi.
Belki de o güne kadar bu coğrafyaya defnedilen hiç kimseye nasip olmamıştı böylesi muhteşem bir kalabalığın yürekten haykırışı.
İyi bilirdik!..
“Merhumu hali hayatında nasıl bilirdiniz?”
İyi bilirdik!..”
Merhumu hali hayıtında nasıl bilirdiniz?”
“İyi bilirdik!..

Ya o onbinlerin sesi, hefesi, gözyaşı ve hıçkırıkları ile verdikleri helallik. Böyle ölümü kim arzu etmezki...
Hakkınızı helal ediyor musunuz?”
“Helal olsun!..”
“Allah razı olsun!..”

Ve bir biri ardına top güllesi gibi patlayan:
Allah rızası için el fatiha!..”
S
onrası bilinçsiz bir koşuşturma.
Eller üstünde ilerleyen tabutun peşine takılıp gitmişim, sele kapılmış bir ince dal gibi. Kimi zaman gökkubbeye sığmayan tekbirlere katılarak yürekten, kimi zaman da içimden fatihalar okuyarak.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.