Mama kaybolunca herşey bozuldu
Hiç yapmadığımızı yapıyoruz.
Ağzıballı Mağ’med kardeşimle birlikte, bir zamanlar Adile Naşit’ten masal dinleyen çocuklar gibi Başbakan Erdoğan’ın Muş mitingini izliyoruz dikkatle.  Mağ’med bazı notlar alıyor, masadaki adisyonun arka yüzüne. Haberler biter bitmez, elindeki kağıttan okumaya başlıyor.
“-Bak üstadım, Sayın Başbakan, konuşmasının bir yerinde: "SMS'ler atıyorlar, 'AK Parti'nin dışında kime oy verirseniz verin, CHP'ye, MHP'ye, BDP'ye herkese verin, yeter ki AK Parti'ye vermeyin.' 2 sene öncesine kadar AK Parti'ye oy vermek doğruydu da... AK Parti aynı parti. Şimdi ne oldu da AK Parti değil de oralar diyorsun?” diye bir soru yöneltiyor ‘okyanus ötesi’ne. Her zaman yaptığı gibi cevabı da kendisi veriyor.”
-Dikkat etmedim, ne diyor peki?” diye soruyorum.
O zaman sende bir hal var” diyor.. sonra “10 sene önce farklı, bugün farklı. Burada bir numara var. Rant, rant, rant, mama kaybolunca her şey bozuldu” diyor ve sözü almışken devam ediyor konuşmaya.
 “-Vakti zamanında, vakti zamanında dediysem askerliğin 3 buçuk 4 sene yapıldığı Harb-ı umumi senelerinde bizim Tabakhanalı Ökkeş Ağa tezkeresini almış Antep’e dönünyormuş.
O çağlarda, malum; şimdiki gibi havaalanları yok Türkiye’nin. Memleketin semalarında sülün misali süzülen tayyareleri de yok. Otobüs yok, minübüs nedir bilmez kimse. Hastaya ilaç niyetine arasan bir kamyon ya da traktör ancak bulursun koca Antep’te. Öyle sıkıntılı günler işte hocam!.. Rahmetli babam anlatırdı; Hayadpaşa’dan Narlı’ya o da haftada bir gün yolcu treni varmış.
Her neyse, bizim Ökkeş Ağa da, askerliğini Trakya taraflarında bir yerde; Çorlu veya Çatalca’da yapıyor olmalı ki, teskeresini alır almaz tutmuş Haydarpaşa’nın yolunu. Sülüsünü gösterip binmiş trene. Çantasında bir tayin ekmeği, bir baş kuru soğan, bilemedin bir çimcik de tuz..İstanbul-Antep arası  üç gün iki gece mi, iki gün üç gecemi ne çekiyormuş.  Uzun lafın kısası ustam; kara tren tıngır mıngır yaylana yaylana akşamla yatsı arası saatlerde varıyor Narlı’ya.
Antep Narlı arası 40-50 kilometre; fazla değil. Yolcuları Antep’e taşıyan at arabası, fayton, merkep, at ve katır var ama, asker adamın para ne gezer!.. Tabana kuvvet diyerek yola düşmekten başka yapacak birşey yok.  
Öyle de yapıyor bizin Ökkeş Ağa. Lakin  o sıralar dağlar eşkiya dolu. Eşkiya olmasa bile, ayısı var, kurdu var, çakalı-tilkisi, akrebi-yılanı var. Her türlü tehlike var olmasına var da, dört yıldır yurdundan evinden, işinden, çoluk çocuğundan ayrı kalmış adamı zincirle bağlasan zapetebilir misin? Gece dememiş, eşkiya, kurt, ayı dinlememiş düşmüş yola...Fakat daha yolu yarılamadan  midesi kazınmış, dizlerinin dermanı tükenmiş; bir kayaya sırtını verip azıcık dinleneyim demiş. Çantasını karıştırmış, yiyecek birşey bulabilirim diye. Ama malesef...  
Napsın Ökkeş Ağa!.. Kalkmış, etrafı dolaşmaya başlamış; hani yenebilecek bir bitki, mantar falan veya en azından bir yudum su bulabilirim umuduyla  aranmaya başlamış. Daha iki üç adım atmış atmamış; memeleri süt dolu bir yaban keçisi çıkmış karşısına. Tamam demiş Ökkeş Ağa, bir iki damla da olsa avucuma sağar, en azından dudağımı damağımı ıslatırım hiç olmazsa demiş ve ağaçlardan kopardığı yapraklı bir dalı keçiye uzatarak “geh.. geh..” diye çağırıvermiş yanına.
Keçi Ökkeş Ağa’dan da açmış herhalde. Fazla naz etmeden usul usul yaklaşmış ve yaprağı kırp kırp kırp yemeye koyulmuş. Ökkeş de boş durmamış, keçinin memesine kolayca uzanacak bir pozisyon almış ve yaprağı hayvanın dudaklarının arasına emanet edip yapışmış süt dolu memelere. Daha tek damla ememeden ve avucuna tek damla süt düşmeden keçi başlamış bağırıp kıvranmaya. Bir sağ bir sol derken basmış çalımı Ökkeş Ağa’ya. Memelerini kurtarır kurtarmaz da ok gibi fırlayıp çıkmış bir kayanın üstüne ve oradan izlemeye koyulmuş kurbanını.  Verdiğinin karşılığını alamayan Ökkeş Ağa,
Gözünü sevdiğim keçisi” diye bağırmaya başlamış. “Ayıp değil mi senin yaptığın... Otu yaprağı görünce kıpır kıpır kırpıyorsun!... Elim memene değince basbas bağırıyorsun
Diyerek noktayı koydu Ağzıballı Mağ’med.
“-Eee… Yani şemdi ne demek istedin?” diye mırıldanıyorum.
Mağ’med  duymazdan geliyor. Cevap vermek istemiyor besbelli.
“-Keçi kim; Cemaat mi, Başbakan mı?” diye yeni bir başlık açıyorum ama, nafile.
Burada bir numara var. Rant, rant, rant, mama kaybolunca her şey bozuldu” diyerek kalkıyor masadan.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.