Kararımız kesin!..
Bir müddet daha; siyasetten ve siyasetçiden uzak duracağız.
Bir müddet daha; “ne etlilerine karışacağız, ne  desütlülerine.
Bir müddet daha;“sularına da dokunmayacağız sabunlarına da.”
Şu da var tabi; seçimlerin üzerinden üç aydan az bir zaman henüz geçmişken yerel bağlamda yazacak dişe-dudağa dokunur bir eylemleri de söylemleri de olamaz, mümkün değil ve yok da..Yanlış düşünüyorsak; yada siz “olmaz olur mu” diyorsanız, yazın konuşalım, araştıralım ve tartışalım.
Bu arada ülkemizin bütün şehirlerini Gaziantep ya da Şanlıurfa gibi şanslı zannetmeyin. Büyükşehir Belediye Başkanı Gaziantep gibi eski bakan, milletvekili, Şanlıurfa gibi vali veya sair üst düzey bürokrat olan kaç şanslı il var ki güzel yurdumuzda.
İlk kez seçilen belediye başkanlarımızın; -ister heyecan ve zafer sarhoşluğundan, ister acemilik ve eçhellikten, isterse sonradan görmeliğin verdiği şaşkınlıktan olsun- korumaları, özel kalem görevlileri, şoförleri veya belediye çalışanları rehberlik etmediğinde, 85 gündür işgal ettikleri makam odalarının yolunu bulmakta zorluk çekeceklerinden emin olabilirsiniz.
Yukarıda nitelediklerimizin tamamına yakını, 85 gündür hala tebrikleri kabul etmek, ya da iade-i ziyaretlerde bulunmakla harcıyorlar kıymetli zamanlarını. Dördüncü aylarını da aynı minval üzere geçireceklerinden hiç şüpheniz olmasın.  Eee.. Dördüncü ayları mübarek ramazana denk geliyor. Arkasından da 3 gün bayram var. Tatil yani..
Hem sizler de takdir edersiniz ki Gaziantep-Şanlıurfa gibi sıcak illerde  oruç ağız insanlardan çalışmalarını, iş yapmalarını, proje yapmalarını ve projeleri hayata geçirmelerini beklemek, insafsızlık değilse bile biraz haksızlık olur, değil mi?
Sakın itiraz etmeyin!..
“Yok daha neler” diye şaşırmış rolü de yapmayın!..
Tecrübe konuşuyor burada. On sene kadar once de olsa;
“Aynı yoldan geçmişiz biz / Aynı sudan içmişiz biz /
 Yazımız bir, kışımız bir /  Aynı dağın yeliyiz biz”

Marşını okuyarak biz de beş ramazan geçirdik; biz de beş ramazan bayramı yaşadık bu şehirde. Ortalama 33 günümüzü:
Sabahtan öğlene kadar halkın arasına karışıp şehrin en kalabalık çarşılarında iftar ve sahur soframız için Allah ne verdiyse kabilinden birşeyler almak, bir yandan da esnafın ve vatandaşın nabzını tutmakla  geçirdik.
Öğlenden akşama; günün o en sıcak saatlerinde belediyemizin tesislerinden birinde, havuz başında ve söğüt gölgesinde şehrin sorunlarına yorduk kafamızı. Arada bir şekerleme yaparak dinledik müdürlerimizi,  amirlerimizi ve memurlarımızı.
İftardan sahura; varoşlardaki derme çatma iftar çadırlarından, bilmem hangi ensesi kalın kanaatsiz kanaat önderinin ya da zenginler kulübünün adını stk koydukları kuruluşların şehrin en lüks otellerinde açtıkları iftar sofralarına katıldık; Allah rızası için.
Teravihi; hergece ayrı bir varoş camiinde halkımızla kılıp –duaya kalmadan, hatta zaman zaman vitiri kılmadan- şehir merkezindeki meydanlardan birinde düzenlenen ramazan eğlencelerinde, konserlerde, festivallerde bekledik sahuru.
Şimdi….
Bütün bu anlattıklarımızı kısmen yaşamış ve tamamına tanık olmuş eski bir belediyeci olarak, makam koltuğuna henüz alışamamış başkanları birşey yapmıyorlar, yan gelip yatıyorlar, şöyle ediyorlar, böyle söylüyorlar diye yargılamamız ne kadar etik olur?
İşte bu yüzden…
Kararımız kesin!..
Bir müddet daha; siyasetten ve siyasetçiden uzak duracağız. Bir müddet daha; “ne etlilerine karışacağız, ne  desütlülerine.”  Bir müddet daha;“sularına da dokunmayacağız sabunlarına da.”
Günü geldiğinde başkanlarımızı mutlaka koaför koltuğuna oturtacağız.
Akı-karayı kendilerine itiraz edemiyecekleri biçimde göstereceğiz.
Nerde galmıştık?” diyeceğiz bir gün mutlaka.
Hiç şüpheniz olmasın!..

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.