Daha dün denilecek kadar yakın zamanlarda;
Ekranların sevimli yüzü, araştırmacı gazeteci-yazar ve Başbakanımızın saçları jöleli başdanışmanı Sayın Yiğit Bulut; temsil ettiği makam adına “Fethullah Gülen’in attığı adımları ve özellikle “cihan devleti Türkiye” modeline yarattığı katma değeri doğru analiz etmek ve siyasi bir yargılama içinde üstünden atlamamak gerekli” diye ahkam kesmişken..
Çiçeği burnunda Adalet Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ, kadife gibi yumuşak sesi ve  edasıyla; “Fethullah Gülen bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir. Seversiniz, sevmezsiniz ama değerli ve bilge bir insandır. Bu ülkede milli ve manevi değerlere bağlı nesillerin yetişmesi için hizmetini yapıyor. Her şey devletin denetimi ve gözetimi altında, açık” diye Hocaefendi ve cemaatini tasfiye etmişken…
İzmir’in Erzincanlı Milletvekili, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme eski Bakanımız Sayın Binali Yıldırım;Hoca Efendi’nin İzmir Kestane Pazarı’nda başlattığı hizmetin bugün dünyanın dört bir yanına yayılmış olmasını görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Bu kutlu yolculuğun yediveren çiçekleri gibi bereketlenerek geldiği bu nokta hepimizin iftihar vesilesidir” diye iltifatlar yağdırmışken
Sempatik Dışişleri Bakanımız Sayın Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, bugünlere gelineceğini tahmin edemeden “Yurtdışındaki Türk okulları önemli temsil görevi üstlenmişlerdir. Hangisinin başı dara düşse hiçbir ayrım gözetmeden destek sağlarız” sözleriyle Gülen ve cemaatine 11 yıldır destek vermişken…
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 3’üncü Adamı, gözü yaşlı Başbakan Yardımcımız Sayın Bülent Arınç; “O muhteşem insana, hüzünlü gurbetten şimdi Bursa’yı seyreden bu güzel insana, muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendi’ye şükranlarımı sunuyorum. Rabbim hayırlı ve uzun ömürler versin” diye gece gündüz hayır dualarla yad etmişken..
Gaziantep’imizin ‘nur talebesi’ Milletvekili, Ak Parti’nin Medya ve Tanıtım’dan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hüseyin Çelik medya ordusunun karşısına çıkıp “Cemaat devleti ele geçirmiş, Cemaat devlete sızmış... Bunlar kargaları güldürür”. "Cemaatin bir kaydı mı var? Yıllardır bu paranoyayla yaşadık. İnsan kendisine ait olan bir şeyi ele geçirir mi?” cümleleriyle Başbakanını, bakanlarını ve bürokratlarını alenen tekzib etmişken…
Ve Siz Sayın Başbakanım!..
17 Aralık’tan bu yana “paralel yapı / haşhaşinler/ sahte peygamber” ve benzeri sıfatlarla tezyif ettiğiniz Hizmet Hareketi’ne “Bu hareket kökü derinde, kökü sağlam, kökü Selçuklu’da, kökü Osmanlı cihan devletinde, kökü Sakarya’da, Dumlupınar’da olan bir büyük hareket, bir büyük davadır” sözlerinizle defalarca ve hayli abartarak tezkiye vermişken..
Şimdi kalkıp cemaat okullarını kapatmanın mantığını nasıl izah edebilirsiniz.
Yıllarca destek verdiğiniz, katıldığınız, birlikte gözyaşı döktüğünüz, şiirler okuyup nutuklar attığınız Türkçe Olimpiyatları’na engel olmayı Hakka ve halka nasıl açıklarsınız.
Kaldı ki cemaat hata yapmadı, suçsuz ve günahsızdır diyecek halimiz yok, demiyoruz da. Ancak; gerek siyasetçi, gerek hükumet üyesi ve hatta sıradan bir yurttaş olarak dahi suçluyu veya günahkarı tespit edip yargılayarak cezalandırmak makamında değilsiniz.
Elinizde belgeniz varsa; suç duyurusunda bulunur; suçluları yargıya teslim edersiniz.
Öfkenize yenilmeyin!..Öfke baldan tatlıdır, amenna!.. Lakin öfke ile kalkanın ne kadar ve nasıl zararla oturduğunu da en az bizim kadar bilirsiniz.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.