Bugün arefe

Yarın Ramazan; Ramazan ayının birinci günü.

Hoca Efendilerin Ramazan Bayramı hutbelerinin girizgahı gibi olacak ama; gerçek o ki onbir ay göç açıp kapayacak kadar çabuk geçti. Mübarek Ramazan kaşla göz arası gelip çaldı kapımıza.

Eski mahyalardan aklımızda kalan tekerlemeyi bu Ramazan’da da söylemek isteriz. Bu Ramazan’ı da “Ramazan geldi, hoş geldi!.” Sevinci ile karşılamak en büyük arzımız.

Fakat ne var ki; gönül rahatlığıyla söyleyemiyoruz.

Çünkü; dört bir yanımızda yangın var.

Çünkü: Komşu Suriye’ye bombalar yağıyor her gece.

Çünkü: Komşu Irak’ta müslümanlar müslümanları boğazlıyorlar.

Hür dünya uykuda, Birleşmiş Milletler’in Nato’nun, Avrupa Birliği’nin adları var kendileri yok!..

İslam Dünyası diyemiyorum, çünkü öyle bir dünya yok!. Her etnik grup kendi sevdasında; din-inanç kardeşliği laf-ı güzaf.

Suriye değil ama, Suriyeli yalnız. Suriyeli çaresiz, Suriyeli perişan.

Irak resmen değilse de fiilen bölündü üçe. Kürtler tedirgin, Türkmenler çaresiz. Şii ve sünni araplar cihad adına katliam peşindeler.

Yarın Ramazan!..

Yıllardır, hatta asırlardır; “Ramazan paylaşmaktır” diye diye, bir çoğumuz var olanlarımızı dahi paylaşmadık ihtiyaç sahipleriyle.

“Paylaşmak güzeldir” denildiğinde; ne yazık ki payladık bizi hayra çağıranları.

Gün oldu “Bir okkacık malım mı var / Bir dönümlük tarlam mı var / Bir derdime bin derd ular“ diye türküler yaktık.

Gün oldu “paylaşacak neyim var;malım mı, mülküm mü, param mı, pulum mu, servetim mi” diye yakındık usanmadan.

Halbuki...

Yerde ve gökte ve her ikisinin arasında ne varsa...

Yerde ve gökte ve her ikisinin arasında canlı ya da cansız adına ne varsa; insan, hayvan, bitki, canlı, cansız, katı, sıvı, gaz, gece ile gündüz, güneş, ay ve yıldızlar veya aklınıza gelen herhangi bir varlığın başkalarıyla paylaştığı ve paylaşabileceği bir şeyleri mutlaka vardır dağarcıklarında.

Yarın Ramazan, 30 gün sonra bayram..

Yani paylaşmak için sadece ve sadece 30 günümüz kaldı.

Unutmayınız ki paylaşmak malla, mülkle, para ve servetle ilgili veya ekonomik bir değerle ifadeedilebilecek bir durum ve bir olgu değildir.

Paylaşmak farklı bir şeydir.

Gönülle ilgili bir haldir paylaşmak.

İnanmıyorsanız; ilk fırsatta kırlara çıkın; etrafınıza bir bakın gören gözlerle.

Yağmurun bereketini toprakla; toprağın analığını tohumla, tohumun doğurganlığını bitki veya ağaçla, bitki veya ağacın özünü insanla nasıl paylaştığına tanık olun.

Çiçeğin arılarla, böceğin toprakla, rüzgarın polenlerle neyi, nasıl paylaştığını; güneşin, gecenin ve bulutun paylaşmadığı bir alemde hayat denilen gerçekten söz edilemiyeceğini gözlerinizle görün.

Bugün arife, yarın Ramazan!..  

Yani paylaşmak için upuzun bir 30 günümüz var..  

Camide, okulda, dolmuşta, otobüste, çarşıda, pazarda veya sokakta gördüğünüz insanlara selam vermek, selamlarını almak veya merhaba demek de paylaşmaktır.

Dini ve milli bayramlarda, kandillerde ve sair özel günlerde; bizden yaşça büyük ya da küçük olduklarına bakmaksızın dost, akraba, arkadaş ve tanıdıklarımızı aramak, seslerini duymak ve sesimizi duyurmak nasıl ve nice olduklarını sormak paylaşmaktır.

Öyle veya böyle dünyamızdan ayrılan tanıdık ya da yabancı din kardeşlerimizin cenaze namazlarına katılmaktan, defin işlerinde yardımcı olmaktan, mezarın üstüne iki kürek toprak atmaktan, yakınlarına baş sağlığı dileyip taziyetlerimizi bildirmekten daha güzel paylaşmak olabilir mi?    

Paylaşmak kendinizden artandan değil, kendinize kalandan dağıtmaktır.

                                             §

Belh Sultanı İbrahim Edhem hazretlerini bilir ya da enazından ismini duymuşsunuzdur mutlaka. Hicretin ikinci asrında yaşamış bir veli. Bir gün kendisi gibi Belhli olan Allah dostlarından Şakiyk ile karşılaşırlar. Sohbette söz döner dolaşır, geçim konusuna kilitlenir. Şakiyk:

“Geçim noktasında siz ne yaparsınız, nasıl yaşarsınız” diye sorar. Nükteleri ile de ünlü olan ıbrahim Edhem hazretleri:

Bulunca şükrederiz, bulmayınca sabrederiz” der.

Şakiyk aldığı cevap karşısında acı acı gülümser ve:

Tıpkı bizim Horasan’ın köpekleri gibi, onlar da öyle yapar” der.

Şimdi şaşırma sırası ıbrahim Edhem hazretlerindedir.

Peki.. ya siz ne yaparsınız?” diye sormadan da edemez.

Şakiyk’in cevabı ilginç, ilginç olduğu kadar da muhteşemdir.

“BİZ BULUNCU DAĞITIR, BULAMAYINCA ŞÜKREDERİZ!..”

Paylaşmak budur ve böyle olmalıdır.

                                                 §

Bugün arefe

Yarın Ramazan; Ramazan ayının birinci günü.

Hoca Efendilerin Ramazan Bayramı hutbelerinin girizgahı gibi olacak ama; gerçek o ki onbir ay göç açıp kapayacak kadar çabuk geçti. Mübarek Ramazan kaşla göz arası gelip çaldı kapımıza.

Eski mahyalardan aklımızda kalan tekerlemeyi bu Ramazan’da da söylemek isteriz. Bu Ramazan’ı da “Ramazan geldi, hoş geldi!.” Sevinci ile karşılamak en büyük arzımız.

Fakat ne var ki; gönül rahatlığıyla söyleyemiyoruz.

Çünkü; dört bir yanımızda yangın var.

Çünkü: Komşu Suriye’ye bombalar yağıyor her gece.

Çünkü: Komşu Irak’ta müslümanlar müslümanları boğazlıyorlar.

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.