OBAMA’NIN DİLİNDEN FİLİSTİN VE İSRAİL

 

Kaç saat sürdü ateşkes?..

Beş… altı.. yoksa, yedi saat mi?

Hani Mısır’ın önerisini kabul etmişti İsrail?

İnternete düşün haberler doğruysa; dün de ve sadece 5 saatli bir ateşkes konusunda mutabakat sağlanmış. Obama kadar iyimser ve ümitvar değiliz ama, silahların ebediyen susmasını dileyelim yine de.

Hatırlarsanız; İlk ‘ateşkes’ kararının verildiği saatlerde Barak Obama bile barışın geleceğine inanmış gibi güzel laflar etmişti. Beyaz Saray’da ABD’deki müslüman toplum temsicilerine verdiği iftarda; sevinen adam rolünü başarıyla oynamış; Mısır yönetiminin İsrail ve Hamas arasında ateşkes girişimini övmüş; bunun bölgede sükuneti yeniden sağlayabileceğinden umutlu olduğunu söylemişti.

Bu kadarla da yetinmemişti Beyas Saray sakini.  Konuşmasının neredeyse tamamını İsrail-Filistin gerginliği üzerine kurgulamış; araya sıkıştırdığı "Gazze'de ve İsrail'de gördüğümüz tablo yürek parçalayıcı“ cümleceğiyle İsrail’I de bu kirli savaşın mağduru göstermeyi ihmal etmemişti.

Hiçbir ülkenin, vatandaşlarına ayrım gözetmeden roketler fırlatılmasını kabul edemeyeceğini belirten Obama, "Dolayısıyla, İsrail'in, Hamas'ın affedilmez saldırıları karşısında kendisini savunma hakkı bulunduğu noktasında çok net olduk. Aynı zamanda, hafifletmek için çok çalıştığımız Gazze'deki insani krize ilaveten, Filistinli sivillerin ölmesi ve yaralanması bir trajedi. Bu nedenle de kim oldukları ya da nerede yaşadıklarına bakmadan sivillerin korunması gereğini vurguladık" sözleriyle de ülkesinin 1946’dan beri Ortadoğu’da sürdürdüğü ikiyüzlü polutukayla kış uykusundan bir türlü uyanamayan müslüman araplara 70 yıldır değiştirmediği ninnisini söylemeye devam etmişti.

Bilmem hatırlar mısınız; bundan tam 5 yıl, 3 ay 12 gün once de konuya dair benzer cümleleri dinlemiştik milletçe. Hem de çoğunluğunu muhafazakar demokratların oluşturduğu TBMM üyelerinin alkışları arasında.

Hatırlamadınız zannedersem. İzninizle birkaç ipucu vereyim.

Takvimler 6 Nisan 2009’u ve saatler 15.00’I gösterdiğinde; TBMM Genel Kuruluna girişinde ayakta alkışlarla karşılanan ABD Başkanı Obama, alkışlayanlarını:

 “Sayın Başkan, Sayın Başkanvekili Hanımefendi, Sayın Üyeler!..

Bu mecliste konuşmaktan onur duyuyorum. Ülkelerimiz arasındaki ittifakı ve halklarımız arasındaki dostluu tazelemek istiyorum.

Bu, ABD başkanı olarak ilk deniz aşırı seyahatim. G-20 zirvesi için Londra’daydım, NATO zirvesi için Strazburg’ta ve AB zirvesi nedeniyle Prag da bulundum. Seyahatime, dünyaya bir mesaj vermek için mi Ankara ve İstanbul ile devam etmek istediğim soruldu bana.

Cevabım basit:

-Evet!..”

Diye yıkayıp yağlaması, TBMM’deki en azılı ABD muhaliflerini bile yumuşatıp balmumuna çevirmeye yetmişti. O günkü gazetelerde yer alan ifadelerle söylersek; “TBMM’den yükselen alkış seslerinden yer gök inlemiş”, “konuşmasıyla milletvekillerini gönüllerini fethetmişti…”

O gün hemen hemen iki ülkeyi ilgilendiren her konuya değinmiş; ABD’nin Türkiye’den ve özellikle dış politika alanındaki beklentilerini altını çize çize söylemişti.

Evvelemirde: Türkiye’nin nazik, hassas, önemli ve Avrupa’nın önemli bir parçası. olduğunu belirtmiş; “Türkiye ve ABD, günümüzün sorunlarına, tehditlerine, tehlikelerine karşı yan yana olmalı, birlikte çalışmalı. Bu çabalar, Türkiye nin çevresindeki kritik bölgenin bir bölümüyle ilgilidir. Ama önümüzdeki, sorun üstüne sorun diyebileceimiz sorunlara baktıımızda, ortak hedeflerimiz var” diye de zurnanın zırt dediği deliğe gelip dayanmıştı.

Orta Doğu da ortak hedefimiz, İsrail ile komşuları arasında kalıcı bir barıştır. Açık konuşmak gerekirse, Birleşik Devletler, İsrail ve Filistin şeklinde iki devletin barış ve güvenlik içinde yan yana yaşaması hedefini sonuna kadar destekler. Bu, Filistinliler, İsrailliler ve bütün dünyada iyi niyet sahibi herkesin desteklediği bir hedeftir. Bu, tarafların Annapolis’te benimsedikleri yol haritasında belirlenen hedeftir. Bu, Birleşik Devletler Başkanı olarak benim de faal olarak destekleyeceğim hedeftir.

Önümüzdeki yolun zorlu olduğunu biliyoruz.

Gerek İsrailliler gerekse Filistinliler, güven oluşturmak için gerekli adımları atmalıdır. Türkiye, güvenlik arayışında İsrail’in dostu  ve ortağı olmuştur. Tıpkı Birleşik Devletler gibi siz de Filistinliler için umutlu bir gelecek ve devlet istiyorsunuz. Öyleyse bugün, kötümserlik ve güvensizliğe düşmemek için birlikte çalımalıyız. Sizin Suriye ile İsrail arasındaki müzakereleri destekleyerek yaptığınız gibi, ilerlemeye yönelik her adımı desteklemeliyiz. Mahrumiyet içindeki Filistinlilere el uzatırken, bir yandan da kendi kurumlarını güçlendirmelerine yardımcı olmalıyız. Teröre bavurulmasını reddetmeli, İsrail in güvenlik endişelerinin meşru olduğunu kabul etmleliyiz.”

Önce Başkan Obama’nın 5 yıl 3 ay 12 gün once söylediği bu sözleri bir daha bir daha okuyun. Özellikle de  “İsrail in güvenlik endişelerinin meşru olduğunu kabul etmleliyiz” sözünü.. Ve bu sözü mutlaka Beyaz Saray’da açtığı iftar sofrasında söylediği “"İsrail'in, Hamas'ın affedilmez saldırıları karşısında kendisini savunma hakkı bulunduğu”  cümlesiyle karşılaştırın.

Belki o zaman anlarsınız; Türkiye’nin çaresizliğini ve Arap dünyasının  miskinliğini.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.