Mustafa Sarıgül yeniden ve yine huzurlarınızda.

Yeni siyasal kimliği ile CHP’nin oy umudu ve Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Sarıgül kürsüde. İstanbul’da yaşayan Sivaslılara hitap ediyor.

Çevresinde küçümsenmeyecek bir kalabalık...  Resmi bir toplantıya gelmişcesine koyu renk giysiler içinde arz-ı endam eden kadınlar erkekler. Sarıgül kürsüde; yüzünde beliren her çizgiden ‘iki cami arasındaki benamaz” psikolojisi okunuyor. Seyirciler, para verdik eğlenmeden gitmeyiz edasında; kadınlar da erkekler de, istisnasız hepsi ve herkes zevkten dört köşe numarasına yatıyor.

Tayyip’in tanımadığı, Deniz’e küsen ve Kemal’i küstüren” Adam kürsüde, en sevdiğini trafik kazasında kaybetmiş ivertür şarkıcı edasıyla gösterisine devam ediyor.  Bu “Tayyip’in tanımadığı, Deniz’e küsen ve Kemal’i küstüren” Adam, büyük siyasetçi Mustafa Sarıgül değil de, “oyanama şıkıdım şıkıdım” diye diye tepinen megastar sanki.

Yüzünde her zamanki yapay gülücüklerle ve zaman zaman kabaran öfkesiyle 1973’lerin Ecevit’inin kötü bir taklidi gibi duruyor kürsüde.

Bu seçimin Mustafa Sarıgül’ün bir yerlere gelme veya koltuk mücadelesi olmadığını söylüyor. "Barışın, özgürlüğünü, demokrasinin, insan haklarının, cumhuriyetin değerlerinin, inançlara saygılı laikliğin bir yere gelme mücadelesidir." diyor. Yer gök inliyor alkışlarla.

Gazı alan Sarıgül, Istanbul'da en çok Sivaslıların bulunduğunu kaydederek "Istanbul'da bir numarasınız, çok da iyi noktadayız. Bazen şöyle yaparsınız, dua edersiniz. 'Allahım ya Rabbim bana yardımcı ol.' Peki Allahım size ne yapsın? Allahım sizi Istanbul'a getirmiş bir de Sarıgül'ü göndermiş. Allah daha ne yapsın?" diyerek Allah tarafından gönderildiğini ima ediyor açıkça.

Ne var ki birileri çıkıp, gayet nazik bir şekilde ve gayet kibar bir dille: “one minute “ ya da  konuyla ilişkisinden dolayı İspanyolca “uno minuto” diye sözünü kestikten sonra;

“Sayın Sarıgül...

Yanlış hatırlamıyorsam 1987’de SHP’den ıstanbul Milletvekili olarak seçilmiş ve yasama dönemi boyunca TBMM Başkanlık Divanı üyeliği yapmıştınız.  Kısacası sıradan bir milletvekili değildiniz; TBMM gündemine gelen her konu hakkında bilgi sahibi olma imkanına sahiptiniz.

Aynı şekilde ve şayet unutmadıysanız; 1987 Milletvekili Seçimlerinde ANAP’tan Ankara Milletvekili Seçilen Mehmet Ercan Vuralhan da sizin gibi sıradışı bir siyasetçiydi. Seçim sonrası kurulan ıkinci Özal Hükümeti’nde (21.12.1987-9.11.1989) Milli Savunma Bakanı olarak görev aldı. Yine çok iyi hatırlayacağınız gibi Sayın Vuralhan’ın Milli Savunma Bakanlığı döneminde yapılan zırhlı araç ve casa nakliye uçakları ihaleleri ile ilgili olarak ortaya atılan yolsuzluk iddiaları o günlerde bugünlere hala konuşulmaktadır. Anımsamamanız mümkün olamaz. Çünkü dönemin  SHP Milletvekili Tevfik Koçak konuyu bir soru önergesi ile TBMM gündemine taşınmıştı.

Bu bağlamda: zat-ı alinizin Tevfik Koçak’ı aradığınız, kendisini CASA uçaklarının Türkiye Temsilcisi Zeynel Abidin Erdem ile tanıştırmak istediğinizi söylediğiniz; ertesi sabah İstanbul’da bir otelde birlikte yaptığınız kahvaltıdan birkaç gün sonra Tevfik Koçak’ın soru önergesinin sahte imza ile geri çekildiği ileri sürüldü.

Daha da kötüsü ve olayın sizin açınızdan utanç verici yanı ise;  sahte imzayı sizin attığınız yolundaki iddiaydı.

O günlerde kamuoyunda üzün süre konuşulan ve tartışılan bu iddianın doğru olduğu ispat edilemediği gibi, yalan olduğu da belgeleriyle ortaya konulamadı. Bu durum ister istemez Türkiye Değişim Hareketi Lideri Sarıgül hakkında küçük ama mide bulandırıcı bir soru işaret olarak dönemin tanıklarının belleklerinde cevap beklemektedir.

Verecek bir cevabınız var mı Sayın Sarıgül?” diye sormuyor, soramıyor ne yazık ki..

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.