Kadın, çocuk ve yaşlılarla ilgili çalışmalarla adından söz ettiriyor Nükhet Hotar. Akademik başarısının yanında siyasi hayatında da AK Parti'nin önemli isimlerinden biri. 

AK Parti 1.- 2. ve 3. Olağan Büyük Kongresi'nde Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyeliğine, hemen akabinde de Merkez Yürütme Kurulu'na seçilen Hotar, halen Sosyal İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Nükhet Hotar, Pembe Pusula Gazetesine kadına özel açıklamalarda bulundu.

“Her geçen gün artan bu talep beni mutlu ediyor. Çünkü kadınlarımız dirayetli pratik, geniş vizyon sahibi olmaları ve daha gelişmiş duygusal yapılarıyla sorunlara yaklaşımı ve çözümü noktasında çok etkili olmaktadırlar.”

3 Kasım 2002 den itibaren Ak Parti'de siyaseti aktif olarak siyasi kariyerini sürdüren, aynı zamanda akademik unvana sahip Hotar, aktif siyaset yaşantısı içinde Türkiye ve öncelikle kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler ve gençler için çok farklı alanlarda çalışan bir kadın, bir evlat ve bir anne olarak çalışmalarıma devam ediyor. Bir anne olarak bu yoğun tempoya alışması  kolay olmasada işini severek yaptığı sürece ve doğru planlama yaparak insanın hepsine yetişmesinin mümkün olduğunu söylüyor. 

Çalışmalarının çoğunu kadın, çocuk, yaşlılar ve engeliler noktasında yoğunlaştıran Hotar, AK Parti'nin iktidara geldiği 2002'den itibaren ülkemizin önceliklerinden olan ve 2002'ye kadar devlet ve hükümet politikalarında yeterli önem ve ağırlığa sahip olamamış dezavantajlı gruplar olarak belirtilen kesimin mevcut durumları, sıkıntıları, çözüm önerileri ve refah seviyelerinin yükseltilmesi için projeler üzerinde çalışmalar yürüttüğünü belirtiyor. Siyaset içinde sağduyulu yaklaşım geliştirerek dezavantajlı grupların haklarının korunması ve bu hakların refah artışı ile orantılı olacak şeklide ilerletilmesinde önemli mesafeler kat edildiğini ifade eden Hotar, 2005 yılında çıkarılan Özürlüler Yasası, yaşlı aylıkları ve bu alanda hazırlanan yaşlı politikaları, evde bakım hizmetlerine verilen destek, şartlı nakit transferlerini,  “İnsan Yüzlü Sosyal Politika” örnekleri olarak gösteriyor ve bu çalışmaların sonuçsuz kalmadıklarının da birer işareti olduğunu aktarıyor. 

“Çalışan, Üreten Kadınlar İçin Çocuk Bakımını Problem Olmaktan Çıkardık”

“Pozitif ayrımcılık, yalnızca “dezavantajlı” gruplara mensup bireylere verilen ekstra haklardır” diyen Hotar sözlerine şöyle devam ediyor :”Pozitif ayrımcılık, dezavantajlı gruplar tarafından herkesin rahatça kullanabildiği bazı hakları çeşitli sebeplerden dolayı kullanamayabileceği için; onlar ancak bazı özel birtakım haklara sahip olurlarsa çoğunlukla gerçekten eşit olma şansını yakalayabilecekleri düşüncesiyle yapılır.

 Pozitif ayrımcılık fazladan bir hak değildir. Sadece herkesle gerçekten eşit olunabilmesinin garanti altına alınmasıdır. 12 Eylül 2010 Referandumu ile hayata geçirdiğimiz özürlüler, kadınlar ve çocuklar, yaşlılar ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile gaziler ve diğer dezavantajlı grupların pozitif ayrımcılık kapsamına alınması sağlanmış bu bağlamda sıkıntı yaşadıkları alanlarda çözümüne yönelik çalışmalara imza atılmıştır. Ayrıca yine son düzenleme ile hazırlanan İstihdam paketi daha çok kadınlarımızı sevindirecek zira yeni istihdam stratejisinde, kadınların iş bulmalarını kolaylaştıracak birçok tedbir var.  En kapsamlı teşvikler annelere yönelik. Bunların içerisinde en başta çocuk bakımı ve kreş problemi var. Yeni istihdam paketine göre kreş açan işyerleri desteklenecek, çalışan anne için çocuk bakımı problem olmaktan çıkarılacak. “

Kadın ve çocuklara yönelik şiddetin insanlığın gündemindeki yerini koruduğuna değinen Hotar, bu tür şiddetin en acımasız biçiminin bile kamuoyunda “töre cinayeti” olarak tanımlanarak kadına yönelik öldürme olaylarının devam etmesinin çok iç acıtıcı bir durum olduğunu ifade ediyor. “Kadın ve çocuklara yönelik şiddetin ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi devam ediyor olması yeni ve acil önlemlerin alınmasını gerekli kılmıştır. Ekonomik kalkınma ve gelişme ile birlikte eğitim ve kültür düzeyinin yükselmesiyle giderek ortadan kalkacak olan bu sorunların çözümü için kamu kurum ve kuruluşları ile birlikte sivil toplum örgütleri ve vatandaşlarımıza büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Genel Başkanımız ve Başbakanımızın konuya hassas yaklaşımı ile göreve gelindiğinden bugüne ciddi uygulamalara imza atılmıştır. Ancak konuyu çıkarılan yasalarla, verilecek cezalarla çözmek mümkün değildir. Bunun için toplumsal duyarlılığımızın artması her bireyin her vatandaşımızın kendine bu manada sorumluluk yüklemesi gerekmektedir. Bu konuda siz medya mensuplarına da ayrıca bir görev düşmektedir. Herkes üzerine düşen görevi yerine getirirse dünyada bir sorun olan kadın ve çocuklarımıza şiddeti ülkemizde en aza indirmemizin çabalarımızla mümkün olacağına inanmaktayım” diyor.

“Şiddet, dünyanın neresinde olursa olsun, kime yönelik olursa olsun kabul edilemez”

Kadına yönelik şiddeti  insafsızlık olarak tanımlayan Hotar, “Hiç kimse, kadına yönelik şiddeti, adına töre, gelenek, namus davası diyerek meşrulaştıramaz. Kadına yönelik şiddetin, toplumda çok eskiden bu yana kanayan bir yara olduğunu biliyoruz. Ne yazık ki kadına yönelik şiddetin her zaman üstü örtüldü ve görünürlüğü bu kadar yüksek değildi. Günümüzde bu konudaki farkındalığın ve görünürlüğün artması konunun vahim boyutlarını ortaya çıkarmış ve dahil acil  ve etkili çözümler üretilmesini zorunlu kılmıştır. Hükümetimiz kadına yönelik çalışma ve araştırmaları başlatana kadar, Ülkemizde şiddete uğrayan kadınların istatistiği bile tutulmuyor, bunlardan çok az kesim haberdar oluyordu. Daha öncede belirttiğim gibi  toplumsal duyarlılık konusunda hepimizin hassas olması, muhalefetinden, Sivil Toplum Kuruluşlarına ve medyasına  kadar her  kesim ve kurumun konuya aynı hassasiyetle ve sorumlulukla yaklaşması  gerekmektedir bu yönde top yekûn bir duyarlılık ve bilinçlendirme sağlanabilirse sorunun insan onuruna da yakışacak şekilde çözmek mümkün olabilir” dedi.