SİZLER İNANIYOR MUSUNUZ;

SANSÜRÜN KALDIRILDIĞINA?

 

10 Ocak’ı Çalışan Gazeteciler Günü; düğün-bayram kutladık gitti.

Sırada Türk Basın Tarihi’nin kilometre taşlarından biri var. Gerçi bizim insanlarımız deliye her gün bayram demiş ve diyegelmiş olsalar da hürriyetperver muharrir, muhabirlerimiz ve ceride sahiplerimiz bugünü bayram ilan edip tekellerine almışlar. 24 Temmuz’u bir başka sevmişler, bir başka önemseyip anlamlandırmışlar. Sansürün kaldırılışının yıldönümünü 105 yıldır  Basın Bayramı olarak kutlayarak yarı özgür yarı esir vaziyette bugünlere kadar gelmişler, getirilmişler.

Neyin bayramı diye sormayın!

Büyüklerimiz nasılsa bir sebep bulmuşlardır.

Malum.. kapı gıcırtısına göbek atan bir milletin çocuklarıyız. Bu ülkede neredeyse her gün bayram, boş yok yani.  Hatta…

Bazan tek gün bile yetmemiş şöyle adam akıllı rahatlamamıza.

Caretta Caretta kaplumbağaları çiftleşme mevsimi gibi son derece zooist bir yaklaşımla “Dünya Caretta Caretta Haftası” düzenleyip  yedi gün yedi gece düğün bayram etmişiz.

Bazan da neticesinde bu ülkenin başbakanı ile iki bakanını ipe çektiğimiz darbelerle coşup eğlenmişiz. Hal böyle olunca, özgür basın aşkına köçek gibi dallı-güllü etek giyip göbek atmazsak, dördüncü kuvvet askerlerine karşı ayıp olur yani…

Ama siz hala ve ısrarla bu neyin bayramı, diye  soruyorsanız, arzedelim:

Önce 10 Ocak Çalışan Gazeteciler  Günü’ne bir göz atalım.

ilginç bir hikayesi var; made in Turkey bir olay ve hikayes..i.

Derler ki 1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarında önemli iyileştirmeler getiren 212 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesi üzerine, 9 gazete sahibi, yasayı protesto etmek için 3 gün boyunca gazeteleri yayımlamama kararı almışlar.

Bu gelişme karşısında, çalışan gazeteciler diğer bir deyişle “basın emekçileri”, 10 Ocak 1961 günü özlük haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla Sendika binası önünde toplanarak Vilayet'e kadar bir yürüyüş yapmışlar…

Bu kadrıyla da kalmamışlar Bab-ı Ali emekçileri, patronlarının boykot kararı karşısında ve yine Sendika'nın öncülüğünde, 11-12-13 Ocak 1961 tarihlerinde “Basın” adıyla kendi gazetelerini yayımlamışlar.

İşti bu kutlu günün hikayesi özetle bu…

Bu gelişmelerden sonra 10 Ocak, "Çalışan Gazeteciler Bayramı" olarak kutlanagelmiş.

Bugün 106’ncısı kutlanan ve aynı zamanda İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiği gün olan 24 Temmuz’a gelirsek:

Kendi yazarını, çizerini, muhabirini ve muharririni sansür etmek onurunu devletine bırakmayan özgür(!) Türk basınından sansürün kaldırılışının yıl dönümüdür.

Bilindiği gibi Osmanlı’ya Sansür ve ilk resmi uygulama 1864’te çıkarılan Matbuat Nizamnamesi-Basın Tüzüğü- ile başlar. Bu nizamname ile gazete ve dergi çıkarmak izne bağlanır ve hükumete gerekli gördüğü hallerde yayın organlarını kapatma yetkisi verilir.

Abdülhamit Hanın tahta çıkışını takip eden ilk bir yılın ardından, sansürün en katı biçimde uygulandığı bir dönem başlar. 1881’de yasal bir kurum olan  Encümeni Teftiş ve Muayene’ye gazete, dergi ve kitapları yayımlanmadan once denetleme yetkisi verilir. Bu dönemde birçak gazete ve dergi kapatılır. Basılan her şey müesses nizama uygunluk açısından denetlenir.  Bazı günlerde gazeteler, sansür kararının baskı saatinden hemen once bildirilmesi yüzünden haber için ayrılan yerler boş bırakılarak yayımlanır.

Rivayet odur ki Devlet-I Aliyye-i Osmaniyye’de ikinci meşrutuyetin ilan edildiği gün, görevleri gereği gazetelerin provalarını görmek üzere İkdam ve Sabah gazetelerine gelen sansür memurlarını, her iki gazetenin sahipleri, büyük ihtimalle “Meşrutiyet” ütopyasının verdiği coşkunun sarhoşluğu ile   ‘gazeteler hürdür’ sözleriyle geri çevirirler.

Peki ya sonra?

Söyleyecek çok sözümüz var ama, “basın dünyasından uzun yıllardır uzak kalan eski bir ‘bab-ı ali’li olarak sözü ustalara bırakalım ve Gazeteciler Cemiyeti Ankara Şubesi Başkanı Nazmi Bilgin’in “Sansürün Kaldırılışı”nün 104’üncü yıldönümü vesilesiyle yayımladığı bildiriye göz atalım.

“24 Temmuz 1908’de Meşrutiyetin ilanıyla Türk basınından ilk kez sansürün kaldırılmasının bir yıldönümünü daha, basın ve ifade özgürlüğünün tehdit altında olduğu ortamda idrak ediyoruz. Sansürün kaldırılmasının üzerinden 104 yıl geçmesine rağmen, sansür basınımızın gündeminde hala ön sıralarda bulunmaktadır.”

Bu kadar mı? Ne münasebet; devam edelim bildiriyi okumaya.

Türk Ceza Yasası ile Terörle Mücadele Yasası’nın bazı hükümleri, herhangi bir gazetecinin yazdıkları yüzünden “terörist” suçlamasıyla karşı karşıya kalmasına, bir gün sabaha karşı evinden alınarak cezaevine kapatılmasına ve cezalandırmaya dönüşen uzun tutukluluk haline olanak sağlamaktadır. Bu hükümler devam ettikçe sansürsüz ve özgür basından söz edilemeyeceği bilinmelidir.”

Başka..

“Basın ve ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden biri tekelleşme, diğeri siyasi iktidarın gazetecilere ve medya gruplarına baskı ve müdahaleleridir.”

 “İktidarın hoşuna gitmeyen yazı ve haberleri yüzünden gazeteci ve yazarların işlerine son verdirilmesi; medya gruplarının dünyada benzeri görülmemiş büyüklükte vergi cezalarıyla sindirilmesi de tipik sansür uygulamalarıdır.”

Dahası da var:

Başbakan’ın, mesleklerini onurlarıyla icra eden gazetecilere “tasma” yakıştırması yaptığı bir ülkede sansürün kalktığından, basın özgürlüğünden söz edilebilir mi? Basına husumetini sınırların ötesine taşıyarak, evrensel basın meslek ilkeleri gereği kaynağını gizli tutan bir yabancı gazeteyi “namertlikle” suçlayan Başbakan ile bu ilkelere göre “bir gazetenin kaynağını açıklamaya zorlanamayacağını” ona hatırlatmayan danışmanları ve bakanları, Türkiye’de sansürün kaldırıldığına ve basının özgür olduğuna dünyayı inandırabilir mi?”

Siz inanıyor musunuz Türkiye’de basının özgür olduğuna?

Siz inanıyor musunuz; basından sansürün tamamen kaldırıldığına?

Biz inanmıyoruz.

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.