BBC yandaşlarına haberi böyle duyurdu

Son yıllarda 'Alternatif Medya' rolünü üstlenen BBC, Erdoğan'ın Almanya gezisini yandaşlarına bakın nasıl duyurdu..

24 Mayıs 2014 Cumartesi 23:36
BBC yandaşlarına haberi böyle duyurdu






BBC yandaşlarına haberi böyle duyurdu

Başbakan Erdoğan'ın Almanya'da katıldığı UEDT 10. yıl kutlamasını BBC 'Endoğan Köln'de yandaşlarını seslendi' başlığıyla duyurdu. Alman ve İngiliz medyasının linç kampanyasına aldırmayan Erdoğan'ın toplantı sırasında konuşmasına yer veren BBC'nin başlığı oldukça iticiydi. Türkiye'de alternatif medya olabilmek için kolları sıvayan İngiliz yayın kuruluşunun kullandığı üslup Türk vatandaşları tarafından 'Ahlaksızca' bulundu.

Başbakan Erdoğan'ın ziyareti, başta Alman basını olmak üzere Avrupa'nın çeşitli medya kurumlarınca eleştirel, hatta aşağılayıcı başlıklarla duyuruldu.
BBC'nin internet sitesi, Başbakan Erdoğan'ın yaptığı konuşmayı "Erdoğan Köln'de yandaşlarına seslendi" başlığıyla duyurdu.

Sitenin Türkçe bürosu da haberi aynı başlık ve içerikle vererek; "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Almanya'nın Köln kentinde Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'nin (UETD) 10. kuruluş yıldönümü etkinliğinde yandaşlarına seslendi." dedi.

Başbakan Erdoğan, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'nin (UETD) kuruluşunun 10. yılı dolayısıyla düzenlenen etkinlikte Avrupa'da yaşayan Türklere hitap etti.
NECİP FAZIL'IN DİZELERİYLE SESLENDİ

Yarın, Necip Fazıl Kısakürek'in vefatının 31'inci sene-i devriyesi olduğuna işaret eden Erdoğan, Kısakürek'in, "Dağda dolaşırken yakma kandili/Fersiz gözlerimi dağlama gurbet/Ne söylemez akan suların dili/Sessizlik içinde çağlama gurbet/Titrek parmağınla tutup tığını/Alnıma işleme kırışığını/Duvarda emerek mum ışığını/Bir veremli rengi bağlama gurbet/Gül büyütenlere mahsus hevesle/Renk renk dertlerimi gözümde besle/Yalnız, annem gibi, o ılık sesle/İçimde dövünüp ağlama gurbet" dizelerini okudu.

SİZLERE MİNNETTARIZ

Başbakan Erdoğan, gurbettekilerin çok büyük çileler çektiklerinin, sıkıntılara maruz kaldıklarının altını çizerek, şöyle devam etti:

"Ama direndiniz, tahammül ettiniz, sabrettiniz. Gurbeti, kendiniz için sılaya tahvil ettiniz. Şunu bilin ki; millet olarak sizlere minnettarız. Millet olarak her birinize tek tek müteşekkiriz. Milletçe, her birinizle gurur duyuyor, her birinizle iftihar ediyoruz. İşte bugün bir kez daha, sabrınız için, dirayetiniz için, ahde vefanız için, şahsım, ülkem ve milletim için sizlere gerçekten teşekkür ediyorum. Emeğinizle, alın terinizle, vakarınızla 50 yılı geride bıraktığınız, geride onur ve gurur dolu bir 50 yıl bıraktığınız için her birinize teşekkür ediyorum. Rabbim, sabrınızı, tahammülünüzü arttırsın. Rabbim, hasretinizi hafifletsin. Rabbim, sizleri de bizleri de muhafaza eylesin dua ediyorum."

MERKEL İLE İŞBİRLİĞİNİ KONUŞTUK

Geçen hafta Manisa'nın Soma ilçesinde yaşanan maden faciasına da değinen Erdoğan, 301 madencinin, o elim kazada Hakk'a uğurlandığını anımsattı.

Erdoğan, Türkiye'deki acıyı, gurbetçilerin de hissettiğini, Türkiye'nin yeryüzündeki tüm dost ve kardeşlerinin bu acıyı paylaştığını vurguladı.

Gurbetçilere, Soma faciasının ardından verdikleri maddi destekler, özellikle de duaları için teşekkür eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yeryüzündeki tüm dost ve kardeşlerimize, taziyeleri, temennileri, duaları için teşekkür ediyorum. Soma'dan 10 kişilik bir heyet ziyaretime gelmişti. Onlarla oturduk, dertleştik, durum nedir ne değildir, onlar da madenciydi, baretleriyle geldiler. Onlarla görüşmemin arkasından Şansölye Sayın Merkel ile bir telefon görüşmesi yaptık. Kendisi başsağlığı ve destek mesajlarını iletti. Federal Almanya Cumhuriyeti'ne, Almanya hükümetine, başta Sayın Merkel olmak üzere tüm Alman makamlarına huzurlarınızda, Soma'daki madenlerle geleceğe yönelik ne gibi iş birliği yapabiliriz bunları konuştuk, kendisine şükranlarımı ifade ediyorum.

HESABINI SORACAĞIZ

UETD, bu organizasyonla hem kendi 10. kuruluş yıl dönümü kutlarken, bir diğer yandan da burada bizim değerler silsilemiz içinden gelen anlayışla bir yaklaşım sergiledi ve burada hatmi şerifler indirildi, Kur'an-ı Kerim okundu, dualar edildi, ezan-ı Muhammed'i okundu. Rabbim, inşallah bunları kabul buyursun, 301 şehidimizin ruhunu muazzez etsin. Bir kez de burada, sizlere şu sözü vermek istiyorum. Bu elim kazadaki ihmalleri mutlaka ortaya çıkaracak, hangi kademede olursa olsun bunun hesabını mutlaka soracağız. Şu anda hem idari hem adli soruşturmalar devam ediyor. Şehitlerimizin bizlere emaneti olan yetimlerine, ailelerine devlet olarak sahip çıkacak, acılarını hafifletmek adına ne gerekiyorsa yapacağız ve yapıyoruz."

BU IZDIRABI DUYMAYANLAR OLDU

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) Soma'daki işlerle ilgili merkez olarak görevlendirildiğini, bu tür kazaların, elim hadiselerin yaşanmaması için de her türlü tedbiri aldıklarını ve çok daha yoğun tedbirler alacaklarını belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu elim faciayı yaşarken ülkemizin içerisinde bu ıstırabı duyamayanlar da oldu. Bunlar Türkiye’nin büyük bir yekunu değildi aslında, bunlar azınlık olan, ama buradan nemalanmaya çalışan kesimlerdi, bunlar illegal örgütlerdi. Maalesef baktık ki anamuhalefetin bazı milletvekilleri de bunlarla beraber bu eylemlere ortak oluyorlar, bununla da kalmadılar, şurada İstanbul Beyoğlu Okmeydanı'nda, Şişli Okmeydanı'nda burada birçok illegal eylemlere girdiler ve bir gencimiz orada maalesef öldü, ardından bir gencimiz daha öldü. Ölenlerden bir tanesinin kız kardeşi şöyle söylüyordu, 'siz bu eylemleri yapmasaydınız benim kardeşim ölmeyecekti' diyor.

NASIL BİLİYORSA CEHENNEMİN YOLUNU

Bakıyorsun hemen buraya yansıması olmuş ve burada bazı bu tür örgütler ve buradaki bir kısım medya ne yazık ki Soma faciasını kendilerini için ranta dönüştürmek üzere Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına farklı şekilde hakaretler ediyorlar. Hele bir tane kendini bilmez derginin attığı başlık manidardı. Şahsımı cehenneme gönderiyordu, nasıl biliyorsa cehennemin yolunu onu da anlamak mümkün değildi. Tabi iş sadece bu değil. İşin manidar olan yanı şu, ülkemdeki bazı medya ile bunların anında koordine olması çok anlamlıydı. Şunu tabi gönül rahatlığıyla, huzur içinde söyleyebilirim. Yarın Almanya'da Avrupa Parlamentosuyla ilgili seçimler var, Tayyip Erdoğan'a saldırmakla buradan farklı yerlere oy devşiremezsin, böyle bir şey olmaz. Veyahut da Türkiye'deki Gezi olaylarında hopladınız oturdunuz, 17 Aralık'ta hopladınız oturdunuz, 25 Aralık'ta hopladınız oturdunuz. Benim milletim size en güzel dersi 30 Mart'ta verdi."

ASLOLAN MİLLETİMİZİN ONAYI

Başbakan Erdoğan, demokrasiye, sandığa inanılıyorsa, sandıktan çıkan neticeye inanç varsa Türk milletinin verdiği karara da saygının olması gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Benim ülkemin halkının verdiği kararı bir yerlerin onaylamasına ihtiyacımız yok, sadece milletimizin onayıdır aslolan. Biz, herhangi bir ülkedeki seçim sebebiyle oralara müdahale noktasına gidiyor muyuz? Biz ne yapıyoruz? Dışarıdan izliyoruz, telefon açıp tebrik ediyoruz. Yapmanız gereken Türk milletinin o sandıklarda çıkardığı neticeye saygı duymanızdır, olay budur. Ne Soma’da 301 şehidimizle alakalı, bizim içimiz yanıyor, canımız yanıyor, birileri de kalkıp burada onu suistimal etmeye kalkıyor, aynen ülkemdekiler gibi. Sizin bu oyunlarınız tutmaz. Bunlar benim o kömür ocaklarına giren kardeşlerime 'bidon kafalı' dediler, 'göbeğini kaşıyan adam' dediler, 'bunlar bir şey bilmez' dediler ama onlar bir şey bilmediklerini anladılar."

KÖMÜR OCAĞINA İNDİM

"Ben masada oturarak kömür ocağını tanımadım, kömür ocağına indim" diyen Başbakan Erdoğan, ocağa 4-5 kilometre girerek, oradan kömür çıkardığını, işçilerle oturup, yemek yediğini söyledi.

Başbakan Erdoğan, "Ama bunlar Boğaz'ın o güzel sularına bakarak demlenenlerden, benim bakanım, Enerji Bakanım Soma’da bu ocaklara girdi, o da girdi orada. O da orada çalışanlarla beraber iftar sofrasına oturdu, iftarını onlarla yaptı. Siz, kimlerle neyi değerlendiriyorsunuz ya? Batı, bunu sen iyi anlaman lazım. Ülkemdekiler ne yazarsa yazsın, ne çizerse çizsin 30 Mart'ta zaten cevaplarını aldılar, bundan sonra da alacaklar" dedi.

BATI POLİSİMİZE FATURA KESMEYE ÇALIŞIYOR

Törende hatimlerle, Kur'an-ı Kerim ve dualarla Soma'yı andıklarını, diğerlerinin de ortalığı terörize ederek 2 gencin ölümüne sebep olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, "Batı, hala polisimize fatura kesmeye çalışıyor" ifadesini kullandı.

İstanbul'da yaşanan olaylarda göstericilerin "Şortland" diye tabir edilen polis aracının camı kırılarak içine molotofkokteyli attıklarını, 2 polis memurunu yaraladıklarını ve bu memurların tedavilerinin sürdüğünü, Güneydoğu'daki olaylarda da yaralanan bir polis memurunun şuurunun bir ara kapandığını anlatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bütün bu terör eylemlerine karşı ne yapacaktı bizim polisimiz? 'Gel bizi yakın' mı diyecekti, emniyet amirini nasıl dövüyorlar, televizyonlarda izlediniz. Bunlar illegal örgütler, bunlar toplumu terörize etmeye çalışanlar, ortada herhangi bir şey yok ama bunların görevi sürekli terör estirmek. Başaramayacaklar, bu iş de çözülecek ama öyle ama böyle.

ÇOK BÜYÜK ACILARA MARUZ KALDIK

Erdoğan, Türkiye'de her fırsatta ifade ettiği bir hususu burada özellikle hatırlatacağını belirterek, şöyle devam etti:

"Bizim dedelerimiz, bizim babalarımız, bizler, hep birlikte Türkiye'de çok zor zamanlar yaşadık, çok büyük acılara maruz kaldık, büyük badireler atlattık. On yıllar boyunca, siyasi tercihlerimiz, taleplerimiz, beklentilerimiz hep yok sayıldı. On yıllar boyunca, kimliklerimiz, değerlerimiz, inançlarımız tahkir edildi. 'Türk' dediler, 'Kürt' dediler, aidiyetlerimizi yok saydılar. 'Laz' dediler, 'Boşnak' dediler, 'Çerkez' dediler, 'Abaza' dediler, 'Gürcü' dediler, 'Alevi' dediler, 'Sünni' dediler, değerlerimizi yok saydılar. 'Mütedeyyin' dediler, 'başörtülü' dediler, 'sakallı' dediler, 'namaz kılıyor, oruç tutuyor' dediler, maneviyatımızı yok saydılar. Hüngür hüngür okulların kapısında ağlayan anneler bilirim, babalar bilirim. Okulların kapısından kovuldukları gibi üniversitede güvenlik güçleri tarafından başörtüleri başlarından sökülüp alınan yavrularımızı bilirim.

HESABI BÜYÜK HESAP GÜNÜNDE VERECEKLER

Ne dediler, 'işçisin sen, hep işçi kal' dediler. 'Yoksulsun, hep yoksul kal' dediler. 'Senin başörtün var öyle mi, senden ancak kapıcı olur' dediler. 'Senden ancak hizmetçi olur' dediler. 'Sen doktor olamazsın' dediler. 'Sen öğretmen olamazsın' dediler. 'Sen herhangi bir kurumda yönetici olamazsın' dediler. 'Avukat olamazsın' dediler. 'Parlamentoya giremezsin' dediler ve biliyorsunuz parlamentoda ne dediler, unutmayın, 'atın şu kadını dışarı' dediler. Nicelerinin varlığını dahi inkar ettiler, sorunlarını reddettiler, onları asimile etmek istediler. 'Siyasete yaklaşma' dediler, 'bürokrasiye yaklaşma' dediler, 'sorunlarını dile getirme, sorunların için mücadele verme' dediler. Sandıkta, kendi irademizle seçtiğimiz, çok da sevdiğimiz Başbakanımız, merhum Adnan Menderes'i, bir 27 Mayıs günü iktidardan indirdiler, idam ettiler. Bu unutulur mu? Adnan Menderes unutulmuyor, Fatin Rüştü Zorlu unutulmuyor, Hasan Polatkan unutulmuyor ama o kararı verenler unutuldu onları kimse hatırlamıyor. Onlar hesabı o büyük hesap gününde verecek. Öyle geçiştirmek yok."

MİLLİ İRADEYE SINIR ÇİZDİLER

"Ne zaman ki Anadolu'nun, ne zaman ki milletin sesi yükseldiyse, darbe yaptılar, o sesleri susturmak istediler" diyen Erdoğan, "İktidarları sınırladılar, milli iradeye sınır çizdiler, ne dediler, 'sandık her şey değildir' diyerek milletin tercihleri önüne engeller koydular" ifadesini kullandı.

Başbakan Erdoğan, 3 Kasım 2002'de, milletin bir kez daha sesini yükseltmesiyle göreve geldiklerini, 12 yıl boyunca, demokrasi, hukuk, milli irade için yoğun mücadele verdiklerini vurguladı.

DARBE SENARYOLARI HAZIRLADILAR

Tüm garipler, yoksullar, ihmal, inkar edilmiş tüm kesimler için samimi mücadele verdiklerini dile getiren Erdoğan, şöyle dedi:

"Güzel ülkemizde darbe senaryoları hazırladılar, hepsini alt üst ettik. Çetelerle tehdit ettiler, boyun eğmedik. Tahrikler, provokasyonlar yaptılar, terörle üzerimize geldiler, geri adım atmadık. 'Size Cumhurbaşkanı seçtirmeyiz' dediler, bildirilerle tehdit ettiler, millete gittik, milletten güç aldık ve milli iradeyi Abdullah Gül kardeşimizi seçtirmek suretiyle tecelli ettirdik. Yetmedi, işte geçen yıl, 'Gezi olayları' dediler, ağacı, çevreyi, yeşili bahane ederek, Türkiye'nin istiklaline, Türkiye’nin büyüyen ekonomisine, Türkiye'nin birliğine, kardeşliğine kastettiler, onlara da 'eyvallah' demedik. Çünkü cumhuriyet tarihinin yeşile önem veren bizim gibi bir iktidarı ne geldi ne gelecek. 3 milyarı bulan fidan ve ağaç dikimiyle rekor üstüne rekorlar kıran bir çevreci iktidar var. 17 Aralık'ta, yolsuzluk kılıfı altında, seçilmiş hükümete darbe yapmak istediler. Geri adım atmadık, boynumuzu eğmedik, Türkiye'yi 30 Mart'ta sağ salim seçime götürdük ve orada da darbe heveslilerine gereken cevabı milletim verdi. Bu arada biliyorsunuz bir de karşımıza bir şey çıktı, Pensilvanya. Pensilvanya'da, uluslararası çevrelerin maşası olanlar, benim ülkemin istiklaline kastetti, kendi ülkesine ihanet etti, onlara fırsat tanımadık."

ALIŞMIŞLAR MİLLETE TEPEDEN BAKMAYA

Türkiye'de, kendi tercihlerini, yaşam tarzlarını milletin tercih ve yaşam tarzlarının üzerinde gören, elit, seçkinci bir zümre olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Alışmışlar millete tepeden bakmaya. Alışmışlar millete kibirle bakmaya. Sandık yoluyla değil, demokrasi dışı yollarla millete hükmetmeye alışmışlar. Türkiye'ye, millete rağmen istedikleri gibi rota çizmeye alışmışlar. Biz, işte bu mütekebbirlere, bu kibir abidelerine, millete tepeden bakan bu elitlere 'dur' dedik. Ne dedik, 'Bu ülkede biz de varız' dedik. 'Biz milletiz' dedik. '77 milyon, bu ülkenin sahipleriyiz' dedik. Samimiyetle 'demokrasi' dedik, 'hukuk' dedik, 'özgürlük' dedik, en önemlisi de 'kardeşlik' dedik. 12 yıl boyunca tarihi nitelikte reformlar yaptık. 30 yıl boyunca nice canları aramızdan alan, nice şehitler verdiğimiz terör meselesini hamdolsun çözüm yoluna koyduk. Özgürlüklerin önündeki engelleri tek tek kaldırdık. Başörtüsünü, sadece üniversitelerde değil, kamuda dahi özgürlüğüne kavuşturduk. 77 milyonun kardeşliği için, birliği için, refahı ve huzuru için çok cesur adımlar attık. Artık benim başörtülü kızım okuluna gidebiliyor, Devlet dairelerinde çalışabiliyor. Allah'ın izniyle, milletimizin desteğiyle, bu adımları atmaya devam edeceğiz."

HİÇ KİMSE BİZE PARMAĞINI SALLAYARAK İSTİKAMET ÇİZEMEZ

"İş bilenin, kılıç kuşananın. Büyüyen bir ekonomi, bizim de hakkımız. Demokrasi, hukuk, özgürlükler bizim de hakkımız. Bölgesel ve küresel meselelerde söz söylemek artık bizim de hakkımız. Artık gündemi belirlenen bir Türkiye yok, gündem belirleyen bir Türkiye var. Yeni Türkiye'yi artık herkes kabullenmek zorundadır. Büyük ekonomisiyle aktif dış politikasıyla 21'inci yüzyılın şekillenmesinde teri olan Türkiye'yi artık herkes görmek ve hazmetmek zorundadır. Hiç kimse, hiçbir ülke, hiçbir uluslararası çevre, parmağını sallayarak, kibirle bize istikamet çizemez. Hiç kimse Türkiye'yi azarlayamaz. Kendisine hak gördüğünü, hiç kimse Türkiye'den esirgeyemez. Bizim eleştiriden korkumuz yok. Bizim, demokrasiden, hukuktan, temel hak ve özgürlüklerin genişlemesinden hiçbir çekincemiz yok. Biz, Avrupa Birliği'ne tam üye olmayı önüne bir hedef olarak koymuş, bunun için samimi olarak çalışan bir ülkeyiz. Bütün engellemelere, yapılan haksızlıklara rağmen, reformlarını kararlılıkla yürüten bir ülkeyiz. Dostlarımız bizden korkmasın, bizden çekinmesin. Barıştan başka, demokrasiden, hukuktan, insanca yaşam şartlarından başka hedefimiz yok bizim. Şimdi burada bir şeyi özellikle söylemek zorundayım. Türkiye içinde, millete kibirle bakanlar ile Türkiye dışında kibirle bakanlar, maalesef çok kirli bir ittifakın içindeler. Yaptıkları karalama kampanyalarıyla yaptıkları algı operasyonlarıyla Türkiye'de iktidarı zayıflatmak, demokrasiyi zayıflatmak, geçmişte olduğu gibi millete tahakküm etmek istiyorlar. Dikkat edin sevgili kardeşlerim. İçeride, o kibir abideleri ne söylüyorsa dışarıda da aynıları, aynısını söylüyorlar. İçerideki bazı siyasetçilerle dışarıdaki bazıları aynı dili kullanıyorlar. İçeride, çıkarları zedelendiği için yalan, iftira yayını yapan medya ile dışarıda onların işbirlikçisi medya, aynı tarz manşetleri atıyorlar."

POLİSİ ÖLDÜRMEK BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ MÜ?

Erdoğan, Türkiye'de basın özgürlüğü yok diye kara propaganda yapıldığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"İşte buradan, Köln'den soruyorum, polis öldürmek, basın özgürlüğü müdür? Bekçi öldürmek, basın özgürlüğü müdür? Askere kurşun sıkmak, basın özgürlüğü müdür? Evrakta sahtecilik yapmak, basın özgürlüğü müdür? Cinayet şebekesi terör örgütlerine üye olmak, basın özgürlüğü müdür? Yıllarca bizim terörle mücadelemize sessiz kalanlar, hatta terör örgütlerine sahip çıkanlar, şimdi de 'Türkiye'de basın özgür değil' söylemi üzerinden teröre katkı sağlıyorlar. Acaba Avrupa'nın hangi ülkesinde, polise, askere kurşun sıkanlara müsamaha gösterilir? Elimde hepsinin belgeleri var. Resimli belgeleri var, video ile tespitleri var, hepsi var. Vakti, saati geldiğinde onları da açıklarız, onları da gösteririz. Acaba Avrupa'nın hangi ülkesinde, protesto hakkı adı altında vandallık yapanlara, kıranlara, dökenlere, yağmalayanlara müsamaha gösterilir? Bu kadar reform yapmış, demokratik hak ve özgürlükleri bu kadar ileri standartlara taşımış, milli iradeyi bu kadar savunan kime diktatör sıfatı pervasızca kullanılabilir?"

AL BİRİNİ VUR ÖBÜRÜNE

TOBB'un kongresinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, "Sen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına 'diktatör' diyeceksin ve bu ülkede bu konuşmalarını aynen bu şekilde devam ettireceksin ve bir de sıkılmadan 'özgürlük yok' diyeceksin" dediğini aktaran Erdoğan, "Ya, diktatörün ülkenin başında olduğu bir ülkede, sen böyle yürüyebilir misin, böyle konuşabilir misin? Mümkün mü?" diye sordu.

Kılıçdaroğlu'nun Türkiye Barolar Birliği'ni ziyaret ettiğini anımsatan Erdoğan, "Aynı şeyi orada da söylemiş. Niye, al birini vur öbürüne. Aslında birbirlerinden hiç hoşlanmazlar. Niye gitmiş, 'Kimi cumhurbaşkanı adayı yapacağız', onu sormaya gitmiş" dedi.

BİZ İKTİDARA MANŞETLERLE GELMEDİK

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:

"Almanya, belki de 'cehenneme git Erdoğan' tarzı, ahlaktan, edepten yoksun, ırkçı ve nefret dolu manşetleri yılda bir görüyor ama Türkiye'de her gün onlarca gazete bundan daha ağır manşetleri atarken, kim çıkıp da 'Türkiye'de medyaya baskı yapılıyor' diyebilir. Bakın, buradan açık açık söylüyorum. Recep Tayyip Erdoğan fanidir, her canlı gibi, vakti zamanı geldiğinde, bir an bile erken ya da geç değil, ölümü mutlaka tadacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti, kutlu yolculuğuna kesintisiz olarak devam edecek, hedefleriyle inşallah buluşacaktır. Benim şahsım üzerinden Türkiye'ye operasyon çekmeye çalışanlar, bilsinler ki milletin kararlı duruşunu, şu dik duruşunu, asil duruşunu karşılarında bulacaklardır. Biz, iktidara manşetlerle gelmedik. İçeride ya da dışarıda atılan manşetler de bilinsin ki bize istikamet çizemeyecek, Türkiye'ye rota belirleyemeyecektir."

ESMA KIZIMIZI KURŞUNLAYARAK ŞEHİT ETTİLER

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin medya ve sosyal medyayla ilgili şikayetlerini eleştirenlerden, kendi ülkelerindeki uygulamaları incelemelerini isteyerek, şöyle devam etti:

"Mısır’da darbeye 'darbe' diyemeyenlerin, en azından Türkiye’de, bir kısım yargı ve emniyet mensupları vasıtasıyla yapılan darbe girişimini iyi okumalarını arzu ediyoruz. Avrupa’da idam var mı? Türkiye’de yok. Avrupa'da var mı? Avrupa'da da yok. Peki soruyorum, acaba Avrupa Birliği ülkelerinden bugüne kadar Mısır'daki verilen idam kararlarına yönelik bir kez güçlü bir ses çıktı mı? Çıkmadı, çıkmadı... Niye susuyorsunuz, niye? Hamile hanımlara bile idam kararı verdiler, genç, yaşlı idam kararı verdiler. Esma kızımızı kurşunlayarak şehit ettiler. Türkiye'de olan bu olaylarla ilgili olarak ey Batı sesin çıkıyor da Mısır'da olanlarla ilgili niye sesin çıkmıyor? Bangladeş'te idam yapıldı, onunla ilgili sesin niye çıkmıyor? 90 yaşını aşkın bir insan orada şu anda orada hücrede tutuluyor, onunla ilgili sesin niye çıkmıyor, o da idamla yargılanacak. Özgürlük bu değil, hukuk bu değil. İşte sıkıntı burada. Ama biz nefes alıp verdiğimiz müddetçe hak neredeyse biz oradayız, biz oradayız. Kim ne senaryo yazarsa yazsın, hangi tuzağı kurarsa kursun, hangi provokasyonu hazırlarsa hazırlasın, biz yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz."

ASLA BOYUN EĞMEYECEKSİNİZ

Erdoğan, eski Almanya Cumhurbaşkanı Gustav Walter Heinemann'ın, "Hiçbir şeyi değiştirmek istemeyenler, korumak istediklerini dahi kaybederler" sözlerini anımsatarak, değişime direnen bir Avrupa'nın asla Avrupa olamayacağını aktardı. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sizler, büyük bir ülkenin, büyük bir devletin, dünya üzerinde iddia sahibi olan büyük bir milletin mensuplarısınız. Sizler, tarihi şanlı bir ecdadın torunlarısınız. Sizler, ekonomisi büyüyen, demokrasisi ileri standartlara kavuşan, dünyadaki tüm mazlumların derdini kendi derdi gören bir büyük ülkenin vatandaşlarısınız. İşte onun için asla boynunuzu yere eğmeyeceksiniz. İşte onun için asla kendinizi yalnız hissetmeyeceksiniz.

Almanya makamlarıyla, başta Şansölye Sayın Merkel’le, her meseleyi konuşuyor, görüşüyor, birlikte çözüm yolları arıyoruz. Ortakları Sayın Gabriel ile görüşüyoruz, dertleşiyoruz, çözüm yollarını arıyoruz. Hem Almanya devleti hem Türkiye Cumhuriyeti, her an, her meselenizde yanınızda olacaktır. Dışişleri Bakanlığımız, Büyükelçiliğimiz, konsolosluklarımız her an emrinizde olacaktır. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığımız her an yanınızda olacaktır. Derneklerimiz, vakıflarımız, sivil toplum örgütlerimiz her an yanınızda olacaktır."

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ

Erdoğan, 10 Ağustos'ta ilk defa Türkiye'de halkın oylarıyla Cumhurbaşkanı seçileceğini ve bu seçimde yine ilk kez Türkiye dışındaki vatandaşların bulundukları ülkelerde oy kullanacaklarını hatırlattı. Erdoğan, yurt dışında yaşayan Türkiye vatandaşlarına oy kullanma hakkını geçikmeyle de olsa verdiklerine değinerek, vatandaşlardan demokratik haklarını kullanmalarını söyledi.

Yurt dışındaki vatandaşların 31 Temmuz-3 Ağustos tarihlerinde oy kullanacaklarını belirten Erdoğan, vatandaşlardan yurt dışı seçmen kütüklerine kayıtlı olup olmadıklarını kontrol etmelerini, kayıtlı değillerse de en yakın konsolosluktan kayıt yaptırmalarını istedi.

Erdoğan, oy vermeye giderken mutlaka Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası olan nüfus cüzdanı ya da pasaport bulundurulması gerektiğini anlatarak, yurt dışında yaşayan vatandaşların o tarihlerde Türkiye'de bulunmaları halinde gümrük kapılarında da oylarını kullanabileceklerini söyledi.

Henüz cumhurbaşkanı adayını tespit etmediklerini, istişare ve araştırmaların sürdüğünü, en kısa sürede adaylarını açıklayacaklarını belirten Erdoğan, "Cumhurbaşkanının sizin oylarınızla seçilmesi, bir milat olacak, milli irade adına, demokrasi adına inşallah bir dönüm noktası olacak. Türkiye daha da güçlenecek, demokrasimiz güç kazanacak, göreceksiniz, ekonomi daha da şahlanacak" dedi.

MAVİ KART İÇİN ÇALIŞMALAR SON NOKTAYA GELDİ

Almanya'daki Türkiye vatandaşları için hazırlanması öngörülen "Mavi kart" ile ilgili çalışmaların da son noktaya geldiğini, fevkalade bir durum olmazsa TBMM kapanmadan bununla ilgili yasal düzenlemeyi yapacaklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, yarın gerçekleştirilecek Avrupa Parlamentosu seçimlerinin de Avrupa için hayırlı olmasını, oy kullanma hakkına sahip Türkiye vatandaşlarının da bu seçimlerde oy vermelerini özellikle temenni ettiğini aktardı.

SALON DIŞINDAKİ GÖSTERİLERE YANIT

Başbakan Erdoğan, toplantının yapıldığı salon dışında bazı gösterilerin olduğuna işaret ederek, "Onlar da bizim vatandaşlarımız. Hiçbir provokasyona mahal vermeden, sağduyu içinde, soğukkanlılık içinde evlerimize döneceğiz. Vakarımızı, ağır başlılığımızı azami derecede sergileyecek, karalama kampanyalarına fırsat tanımayacağız. Türkiye’deki olaylar burada nasıl kışkırtma için kullanılıyorsa, buradaki olaylar da aynı şekilde kışkırtma amacını taşıyor. Hiç birimiz bu tuzağa düşmeyeceğiz. 77 milyon Türkiye’de kardeş iken, yurtdışında da kardeşliğimizi en güçlü şekilde muhafaza edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

 


Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.