İsmail Cengiz; Süleyman Şah Türbesi asli yerine taşınsın

Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Başkanı İsmail Cengiz, Süleyman Şah Türbesi'nin asli yerine taşınması gerektiğini söyledi

22 Haziran 2017 Perşembe 14:38
İsmail Cengiz; Süleyman Şah Türbesi asli yerine taşınsın






İsmail Cengiz; Süleyman Şah Türbesi asli yerine taşınsın



Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu tarafından Yeşilay'ın Sepetçiler Kasrı'ndaki tesislerinde düzenlenen iftar yemeği, Türk Dünyası Devlet ve toplulukları'nın önde gelen isimleri ile Türk Cumhuriyetleri diplomatik temsilcilerini buluşturdu. İftar'ın Sürprizi ise Türk Dünyası'nın gür sesi  Arslanbek Sultanbekov'un dombrası ile sahne alması oldu. Gülter Urallı'nın verdiği mini bir konserin ardından sahneye çıkan  Arslanbek Sultanbekov sevilen iki parçasını okudu. 

İSMAİL CENGİZ SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ ACİLEN ASLİ YERİNE TAŞINMALI


Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Başkanı İsmail Cengiz, burada yaptığı konuşmada Kerkük, Telafer ve Doğu Türkistan'da yaşanan son gelişmelere dikkat çekti. Cengiz konuşmasında bir süre önce Türkiye Suriye sınırına güvenlik nedeniyle taşınan Süleyman Şah Türbesi'nin acilen asli yerine taşınmasını istedi.


İsmail Cengiz, mübarek ay ve Kadir Gecesinde düzenlenen iftar programını onurlandırmalarından dolayı tüm soydaş kuruluşlar adına katılımcılara minnet duyduklarını belirterek konuşmasında şunları söyledi:

Mübarek ayda ve mübarek Kadir Gecesi’nde düzenlediğimiz iftar programını onurlandırmanızdan dolayı soydaş kuruluşlar adına minnet ve şükranlarımızı sunuyorum.

Bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi veren, var olma kavgası veren, insanca yaşamak için direnen ve sesimizi hür dünyaya duyurmak için Türkiye’ye sığınan bizleri, huzur ve bereket ayı olarak bilinen Ramazan ayında yalnız bırakmadınız, bizzat teşrif ederek manen destek oldunuz. Siz değerli dostların davetimize icabet etmiş olması bizim için son derece önemlidir. Çünkü sizlerin burada olması, yalnız olmadığımızın bir işaretidir. Siz değerli dostların varlığı, Davamızın yalnız kalmayacağının da bir göstergesidir. Biz inanıyoruz ki Türkiye’de bir tek Uygur, bir tek Kırım Türkü, bir tek Karabağlı, bir tek Afganistan Türkü, bir tek Türkmen kalmasa dahi, on binlerce yüz binlerce kardeşimizin Türkiye dışında insanca yaşama, özgürce yaşama mücadelesi veren kardeşlerimizin milli davalarına sahip çıkacaklarına inanıyoruz. 

DOĞU TÜRKİSTAN'DA 30 MİLYON KARDEŞİMİZİN DESTEĞE İHTİYACI VAR

1949 yılından bu yana Çin Halk Cumhuriyeti sınırları altında kalan Doğu Türkistan’daki 30 milyon kardeşimizin dindaşımızın soydaşımızın dini ve milli kimliklerinin korunması noktasında hür dünyadaki bizlerin maddi ve manevi desteklerine ihtiyaçları var. Tarihi Türk-İslam yurdunda soydaşlarımızın “onurlu yaşam için” verdikleri var olma mücadelesi karşısında medeni dünyanın özellikle Türk-İslam dünyasının hatta Pekin yönetiminin dahi kayıtsız ve sessiz kalması kabul edilir bir durum değildir. Unutulmamalıdır ki, Ata topraklarındaki 30 milyon Müslüman Türkün insani değerler çerçevesinde yaşam sürmeleri, bölgenin de istikrara kavuşmasına neden olacaktır. Bölgede sağlanacak istikrar, şüphesiz tüm Asya coğrafyasına da huzur ve barış getirecektir. Bu sebeple Pekin yönetimini hoşgörüye; komşu, dindaş ve kardeş ülkeleri de kardeşçe muameleye, hür dünyayı da insafa davet ediyoruz.
Ve Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkilerde, Ankara’nın kardeş Türk Cumhuriyetleri ile ortak politika geliştirerek, ortak hareket etmeleri Türk dünyasının milli çıkarları gereği olduğu gerçeği unutulmamalıdır.
 
GÜNEY TÜRKİSTAN'A DİKKAT

Türk dünyasının bir başka sıkıntılı coğrafyalarından biri de bizim “Güney Türkistan” olarak adlandırdığımız Afganistan’da yaşayan ve sayıları da hızla artan  Özbek, Türkmen soydaşların yıllardır çözülemeyen sağlık, eğitim ve güvenlik alanındaki sıkıntıların çözüme kavuşturulmasıdır. Somali’yi anlıyorum, Afrika’daki sıkıntıları da kabulleniyorum.
Ancak inanın Afganistan’da soydaşlarımızın yaşadıklarının Afrika’dan bir farkları yok... Onların da doktora, onların da su kuyularına, onların da okula, onların da insanca yaşamaya hakları olduklarını ve en önemlisi de onların bizden olduklarını, kardeşlik hukukumuz olduğunu hatırlatmak istiyor ve hayırsever dostları, kuruluşları Afganistan’daki soydaşlarımızın dertlerine derman olmaya davet ediyoruz.

 

KARABAĞ'I UNUTMAYALIM 

Bir başka dertlerine derman olmamız gereken topluluk da “Karabağ Kaçkınları”dır. Ermeniler tarafından işgal altında tutulan ve AB’nin, BM’in dahi işgali tescillediği Karabağ’dan sürülen yüzbinlerce “kaçkın”, on binlerce soydaşımız ata topraklarına, doğup büyüdükleri evlerine dönecekleri günü bekliyorlar. Ermenilerin Karabağ’da, Hocalı’da yaptıkları insanlık dışı zulüm unutulmamalı ve haksız Karabağ işgali karşısında tepkiler hiç dinmemelidir. Bu noktada bağımsız Türk Devletlerinin, Özerk Türk Cumhuriyetleri yönetimlerinin uluslararası siyasi platformlarda Azerbaycan’a destek olmaları ve Ermenistan’ı her alanda yalnız bırakmaları önem arz etmektedir.
 
KIRIM ÖZERK BÖLGESİ

Sıkıntı içindeki bir diğer coğrafyamız da  daha önce Ukrayna sınırları içinde kalan, son 3 yıldır da Rusya Federasyonu’nun egemenliği altına alınan “Kırım Özerk Bölgesi”dir. 1944 yılından bu yana Türk oldukları için, Türkiye yanında yer aldıkları için sürgün hayatı yaşamaya mecbur bırakılan on binlerce Kırım Tatarının hak ve hukuklarının korunması noktasında Türk Cumhuriyetleri’nin diplomatik olarak sahip çıkmaları, özellikle RF içindeki Başkurt ve Tatar Cumhuriyetleri yönetimlerinin, Moskova nezdinde girişimde bulunmaları hepimizin ortak beklentisidir.
 
SURİYE VE IRAK TÜRKMENLERİ ACI İÇİNDE KIVRANIYOR

Türk Dünyasının sorunlu coğrafyalarından biri de Suriye ve Irak’ta yaşayan Türkmen kardeşlerimizdir. Bin yıldır bu topraklarda yaşayan yaklaşık 5 milyon Türkmen kardeşimizin milli kimliklerini koruma noktasında verdikleri insani mücadeleye destek olunması milli ve vicdani bir borçtur. Süleyman Şah kabri vasiyeti üzeri, olması gereken yere tekrar taşınması arzumuzdur. Kerkük Kalesi ve diğer Osmanlı yadigarlarının TİKA tarafından aslına uygun restore edilerek kazandırılması beklentimizdir. Telafer ve Musul’dan; Bayır-Bucak ve Halep’ten evlerini terk etmeye mecbur bırakılan Türkmenlerin topraklarına geri dönüşleri sağlanmalı, kaybettikleri hak ve hukukların telafi edilmesi için Ankara, diplomasiyi zorlayarak hukuki girişimlerde bulunulmalıdır. Türkmeneli ve Bayır-Bucak bölgelerinde yaşayan soydaşlarımızın her türlü hak ve hukukunun Ankara’nın garantisi altında olduğu gerçeği, milli politikamızın olmazsa olmaz unsuru olarak deklere edilmelidir. 

HALEP ANTEP DEMEKTİR

PKK ve PYD nasıl dış güçler tarafından destekleniyor ve silahlandırılıyor ise, bölgedeki Türkmenlere de Ankara tarafından her türlü destek verilerek örgütlenmeleri sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, sınırımızın öte yakasındaki Türkmenler, güneydoğu Anadolu’nun sigortasıdır. Kerkük “Urfa” demektir. “Halep”, Antep demektir.
 
1974 yılından bu yana küresel sorun olarak gündemde yer alan Kıbrıs meselesinde Türk tarafının mağduriyeti, haklı talepleri hukuki gerekçeleriyle birlikte Türk Devlet ve Topluluklarına aktarılmalı; Türk Devlet ve Topluluklarının kardeş Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ticari, kültürel ve sportif alanlarda işbirliği içinde olmaları teşvik edilmelidir...
Nogayların yüzyıllardır olduğu gibi, Dağıstan topraklarında barış ve huzur içinde yaşamlarını sürdürmeleri, bu kardeşlerimizin hak ve hukuklarının teminat altına sağlanması temel arzumuzdur...
Terekeme-Karapapaklar, Ahıska Türkleri, İran’daki Kaşgaylar ve Sahra Türkmenleri ile Güney Azerbaycan’daki soydaşlarımızla her alanda ilişkilerin kurulması teşvik edilmelidir.
Bir kaya parçası olsa dahi Ege Denizi’nde burnumuzun dibindeki adalardan vazgeçmemiz mümkün değildir.
 
Balkanlarda; Saraybosna’da, Makedonya’da, Kosova’da, Bulgaristan ve Romanya’da yaşayan soydaşlarımız ve bu topraklardaki tarihi mekanlarımız Osmanlı’nın emaneti olarak korunmaya devam edilmelidir.

Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan kardeş Türk Cumhuriyetleri ile her alanda ilişkilerin geliştirilmesi hem “kardeşlik hukukumuz”, hem de “milli menfaatlerimiz” gereğidir... Özbekistan ile geçmişten bu yana var olan pürüzlerin giderilmesi arzumuzdur... Kazakistan’ın “Merkezi Asya Birliği” projesine destek verilmelidir...

Kardeşler arasında uzun süreli “küslük” olmaz, olmamalıdır... Kardeşler arasında “rekabet” olur, ancak “ihanet” olmaz, olmamalıdır... Kardeşler arasında elbette “denetim” olur, ancak “vize” olmaz, olmamalıdır.

SOYDAŞLARIMIZIN İKİ VATANI VARDIR, 

Şu gerçeği bir kez daha hatırlatmak gerekir ki; soydaşların, bizlerin iki vatanı vardır; biri doğduğumuz topraklar, ecdat yadigarı topraklar diğeri de aziz vatan Türkiye’dir... 
Balkanlardan, Türkistan’dan,  Kafkaslardan Türkiye’ye sığınan bizler, vatan olarak bildiğimiz bu topraklarda “yabancı” muamelesi görmek istemiyoruz... 
Suriyeli mağdur ve mazlum dindaşlarımıza hangi hak ve hukuklar tanınmışsa, bu haklardan bu vatanın asli unsurları olarak birinci derecede yararlanma hakkımızın olduğuna inanıyoruz... 
“Yerinde kal politikası” gereği soydaşlarımızın bulundukları bölgelerde yaşam sürdürmelerini arzu ediyorsak; o zaman onların bulundukları yerlerde her türlü hak ve hukuklarını güvence altına almak gerekir... 
 
 
Çeşitli sebepler ile ülkemize sığınan soydaşlarımıza ise TC vatandaşlarına tanınan hak ve hukukların geçerli olabileceği “green card” benzeri uzun süreli bir ikamet belgesi verilerek vatandaşlık, vize, ikamet, eğitim, çalışma izni ve benzeri sorunlarını kökünden çözecek adımlar atılmalıdır... 
Her soydaş çocuğun bu ülkede eğitim-öğrenim görme hakkı vardır ve bu imkan sağlanmalıdır...  Her soydaşın bu ülkede sigortasını ödeyerek tedavi görme hakkı vardır ve bu imkan sağlanmalıdır...
Meslek sahibi her soydaşın bu ülkede çalışma hakkı olmalıdır ve bu imkan özellikle ihtiyaç duyulan alanlarda ağlanmalıdır...
Bizim ülke olarak soydaşlarımıza “tarafsız” olma hakkımız yoktur... Çünkü, Kardeşin kardeşe sırt çevirme hakkı yoktur!..
 
 
Biz bölgemizde lider olmak istiyorsak; yakın bölgelerdeki soydaşlarımızın dertlerine derman olmak durumundayız... Biz, küresel güç olmak istiyorsak, nerede bir Ümmet, nerede bir Türk göz yaşı döküyorsa ona mendil uzatmak, gözyaşını dindirmek durumundayız...
Bu duygular içinde Ramazan bayramınızı tebrik ederiz. Kadir Gecenizin hayırlara vesile olmasını dileriz. Allah olmayanlara da versin. Allah olmayanlara da vermeyi nasip kılsın. Her daim mazlum ve mağdurların yanında olmayı, onlara el uzatmayı nasip eylesin. Evimizin, işimizin, soframızın, ülkemizin bereketi daim olsun.  Katılımınızdan dolayı bir kez daha minnet ve şükranlarımızı sunar, ev sahibimiz Yeşilay Cemiyeti’nin başkan ve yöneticilerine ve değerli dostum, adı gibi yiğit dostum Osman Baturhan beyefendiye teşekkür ediyorum. 
 
Son Güncelleme: 22.06.2017 14:41
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.