Kardemir Karabükspor Asbaşkanı ve Basın Sözcüsü Ahmet Gölbek, “Kardemir Karabükspor’un her maçını 10 kişi ile tamamlamak zorunda bırakılması, sanıyoruz spor kamuoyunun dikkatini çekecek ölçüye varmıştır” dedi.
Geçtiğimiz hafta sonu deplasmanda güçlü rakibi Galatasaray’a 2-1 mağlup olan Kardemir Karabükspor’da basın sözcüsü Ahmet Gölbek, yaptığı yazılı açıklamada, takımın oynadığı futbolla büyük bir beğeni kazandığını ancak sahadan yenik ayrıldığını belirterek, “Rakibinden çok daha fazla pozisyon üreten Kardemir Karabükspor,ne yazık ki yakaladığı net gol pozisyonlarını değerlendiremedi ve kaleye bir metrede uzaklıkta bulduğu pozisyonlarda bile beceriksizce gol yapamadı. Kardemir Karabükspor,bu maçı da 11 kişi ile tamamlayamadı. Oyunun başından itibaren Kardemir Karabükspor’u ince ince doğrayan ve en sıkıntılı alanlarda, tüm takdir haklarını Galatasaray yönünde kullanan Orta hakem Mustafa İlker Coşkun, sonunda sarı kart bile zor verilebilecek bir pozisyonun önüne ardına bakmadan kırmızı kartını çıkarttı ve takımımızı sahada 10 kişi bıraktı. Kardemir Karabükspor’un her maçını 10 kişi ile tamamlamak zorunda bırakılması, sanıyoruz spor kamuoyunun dikkatini çekecek ölçüye varmıştır. Şimdi önümüzde ki maçı iyi izlemek gerek” dedi.
Gölbek, İstanbul basını ve yorumcularının sırf Galatasaray’ı kollamak, Galatasaray karşısında Kardemir Karabükspor’un çok üstün futbolunu ve uğradığı hakem baskısını gözden kaçırmak için, maçı sistemli biçimde manipüle etmekte geri kalmadıklarını da belirterek, şunları söyledi:
“Bazı futbolcularımızı da adeta hakemlere hedef gösterdiler. Şimdi önümüzde ki maçı ve maçları iyi izlemek gerek. Türk futbolu birkaç büyük takımdan ibaret değil, Türk futbolunda iyi niyetle, kıt imkanlar, kıt yaygın basın desteği ile ama büyük bir özveri ile hizmet vermek için çaba gösteren kulüpler, camialar var. Bunların göz ardı edilmesi, bunların hakemlerce ezilerek, hakemlere ezdirilerek, sonuca gidilmeye çalışılması hatadır ve biz Kardemir Karabükspor olarak bu hatadan tüm futbol paydaşlarının kısa süre içinde döneceğine inanıyoruz, inanmak istiyoruz.”